Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
Yargıtay’ın bozma kararından sonra yeniden görülen dava kapsamında yargılanan altı gazeteci hapis cezasına çarptırıldı. Bir gazeteci ise beraat etti
CANSU PİŞKİN, İSTANBUL
Gazeteciler Ahmet Memiş, Ali Akkuş, Cemal Azmi Kalyoncu, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Ünal Tanık, Yakup Çetin ve Yetkin Yıldız’ın yeniden yargılandıkları davanın 14. duruşması 23 Ocak 2025 günü İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
P24 tarafından takip edilen duruşmada Ahmet Memiş, Ali Akkuş, Cemal Azmi Kalyoncu, Ünal Tanık, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Yakup Çetin ve Yetkin Yıldız ile avukatları hazır bulundu.
20 Nisan 2024 günü sunmuş olduğu esas hakkındaki mütalaasını tekrar eden savcı, eylemlerinin “süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk arz ettiği” gerekçesiyle Yakup Çetin, Yetkin Yıldız ve Ünal Tanık’ın “örgüt üyeliği” (TCK 314/2) suçundan; Ahmet Memiş, Ali Akkuş, Cemal Azmi Kalyoncu ve Gökçe Fırat Çulhaoğlu’nun ise “örgüt hiyerarşisine dahil olduğuna ve örgüt üyesi olduğuna dair her türlü şüpheden uzak kesin ve somut delil elde edilemediği” anlaşıldığından “örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme” (TCK 220/7) suçundan cezalandırılmalarını talep etti.
“Somut delil yok”
Esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmasını yapan Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Türk Solu dergisinde cemaati eleştirdiği yazıları mahkemeye sundu. Çulhaoğlu savunmasında, “Muhalif kişiliğim nedeniyle beni itibarsızlaştırmak için, ‘kara leke sürelim’ diye ben bu torbaya atıldım. Dosyada birlikte yargılandığım 25 kişiyle burada tanıştım. Hiçbir bağım yok. Hukuk delil arar. Ancak bu dosyada hakkımda bir tane delil yok. 8 yıl oldu bu dosyada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurmayan tek kişi benim. Ben antiemperyalistim, batıdan hukuk dilenecek değilim” ifadelerine yer verdi.
Çulhaoğlu’nun ardından Ali Akkuş’un savunmasına geçildi. Akkuş, “Zaman gazetesinde işçi iş veren çerçevesinde geçimimi sağlamak için çalıştım. Örgüt okullarında okumadım, dershanelerine gitmedim. ByLock kullanmadım. Bank Asya’da çalıştığım gazetenin maaş hesabı bulunmaktaydı. Ben bu hesaba 1 lira dahi yatırmadım. Örgütle uzaktan yakından illiyet bağım bulunmamaktadır. Üye olduğum tek dernek Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’dir. Bu davada sadece ben değil tüm ailem araştırıldı. Sülalemde FETÖ’den yargılanan kimse yok. Ben bu örgütün tedrisatından geçmedim. Ben bu alçak örgüte yardım etmedim. Bu kirden kurtulmak için beraatımı istiyorum” diyerek savunmasını tamamladı.
Esas hakkındaki savunmasını yapan Ünal Tanık, “35 yıllık meslek hayatımda pek çok farklı yayın organında çalıştım ama bir kez olsun bu örgütün yayın organlarıyla yolum kesişmedi. Sadece medya kuruluşlarıyla değil okullarıyla da bağlantım olmadı. Bank Asya’da hiç hesabım olmadı. Nasıl bir örgüt üyesiyim ki Fetullah Gülen’in benim hakkımda açtığı iki dava var” dedi. Tanık, beraatını talep etti.
Cemal Azmi Kalyoncu esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmasında, “Kişiye göre hukuk olmayacağına göre kişiye göre suç da ihdas edilemez. Terör örgütüne yardım gibi bir amacım asla söz konusu olmadı. Bu sebeple iddia makamının suçlamalarını kabul etmiyorum. Mütalaada suçlamaya delil gösterilen tweetleri bir gazeteci olarak paylaştım. Paylaşımların tamamı haber içerikleridir. Suç unsuru yoktur. Gazeteci, suç unsuru barındırmadığı sürece, haber değeri gördüğü her konuda paylaşım yapabilir. Paylaşımlarımın hepsi ifade özgürlüğü kapsamındadır. FETÖ’ye finansal yardımım olmadığı gibi Bank Asya hesabım da yoktur. Sadece profesyonel gazetecilik yaptım. Hiçbir suça iştirak etmedim” dedi.
Kalyoncu’nun ardından Ahmet Memiş’in savunmasına geçildi. Memiş, “30 yıl gazetecilik yaptım. 30 yıl içinde çalışmadığım tek yer cemaat gazeteleri. 8 yıldır yargılanıyorum ve 8 yıldır neyle yargılandığımı hala bilmiyorum. Tanıklar lehime beyanda bulundukları halde savcı sanki aleyhime beyanda bulunmuşlar gibi mütalaaya yazmış. Geçtiğimiz ay AİHM kararı çıktı hakkımda. AİHM hak ihlali verdi dosyamla ilgili. Hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum. AİHM kararı doğrultusunda beraatımı talep ediyorum” diye konuştu.
Yakup Çetin esas hakkındaki savunmasında üzerine atılı suçlamaları reddetti ve beraatını istedi.
Yetkin Yıldız da savunmasında, “Yargıtay 16. Ceza Dairesi mevcut iddialarla hakkımda verilen hükmü daha önce bozmuştu” diyerek beraatını talep etti.
Gazetecilerin avukatları, müvekkillerine atılı suçlamaların somut delillerinin bulunmadığını beyan ederek beraat talebinde bulundu.
Duruşmaya verilen kısa bir aranın ardından kararını açıklayan mahkeme, Yakup Çetin’e “örgüt üyeliği” suçundan 6 yıl 3 ay; Ahmet Memiş, Cemal Azmi Kalyoncu, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Ünal Tanık ve Yetkin Yıldız’a ise “örgüte bilerek isteyerek yardım etme” suçundan 1 yıl 13 ay hapis cezası verdi. Mahkeme, suç kastının bulunmadığı gerekçesiyle Ali Akkuş’un da beraatına hükmetti.
Davanın temyiz incelemesini Mart 2020’de tamamlayan Yargıtay 16. Ceza Dairesi, “örgüt üyeliği” suçlamasıyla hapis cezası verilen Memiş, Kalyoncu, Çulhaoğlu, Tanık, Çetin ve Yıldız’ın “örgüte yardım” suçlamasıyla yargılanmaları gerektiğini belirterek kararı bozmuş ve yeniden yargılama için dosyayı ilk derece mahkemesine göndermişti.