Expression Interrupted

Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.

Ayşenur Parıldak

Ayşenur Parıldak

Kapatılan Zaman gazetesinin Ankara bürosunda adliye muhabiri olarak görev yapan ve aynı zamanda Ankara Üniversitesi’nde hukuk öğrenimine devam eden Ayşenur Parıldak, 3 Ağustos 2016’da, öğrencisi olduğu fakültenin bulunduğu kampüste gözaltına alındı.

11 Ağustos 2016’da “silahlı terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla tutuklanan 27 yaşındaki Parıldak, Sincan Kadın Kapalı Cezaevine götürüldü.

Parıldak hakkında hazırlanan iddianame 28 Kasım 2016 tarihinde tamamlandı. İddianamede, Parıldak’ın 15 Temmuz 2016’daki askeri darbe girişimi sonrasındaki sosyal medya paylaşımlarına yer verildi. Parıldak’ın suçlamaya konu edilen paylaşımları şu şekilde: “Dün geceden itibaren şiddet tekeli devletin elinden alınıp halka verilmiştir, beni en çok ürküten şey bu anarşi ortamı.”, “Cübbesini üç kuruşa satan alçak yargı mensupları, hukuk eğitimi almış biri olarak hepinizden utanıyorum.”

Parıldak’ın Twitter’da “Fuat Avni” adlı hesabı takip etmesi ve 25 Nisan 2014 tarihinde Anayasa Mahkemesi Yüce Divan Salonu’ndayken paylaştığı fotoğraf da delil olarak iddianameye konuldu. Parıldak, fotoğrafı, “Anayasa Mahkemesi Yüce Divan Salonu. Fotoğrafa iyi bakın, bir dahakine ne amaçla geliriz bilinmez” ifadeleri ile paylaşmıştı.

İddianamede Parıldak’ın Zaman gazetesinde, “örgüt üyelerinin suçtan kurtulmalarına yönelik yanlı ve taraflı haberler yaptığı” iddia edilse de, hangi tarihte yayımlanmış hangi haberlerinin suçlama konusu yapıldığı aktarılmadı. İddianamede, Parıldak’ın banka hesap hareketlerine de yer verildi.

Savcı, sekiz sayfalık iddianamenin sonunda, Parıldak’ın Türk Ceza Kanunu’nun 314/2 maddesi uyarınca “silahlı örgüte üye olmak” suçlamasıyla yargılanıp cezalandırılmasını talep etti.

İddianamenin Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmesinin ardından davanın ilk duruşması 9 Şubat 2017 tarihinde görüldü.

Tutuklandıktan altı ay sonra mahkemeye çıkarılan Parıldak savunmasında, suçlandığı sosyal medya paylaşımlarının kendisine ait olmadığını ve “FETÖ” ile irtibatının olmadığını söyledi. “Fuat Avni” adlı Twitter hesabını adliye muhabiri olarak çalıştığı için takip ettiğini belirten Parıldak, söz konusu hesabın 3 buçuk milyon kişi tarafından takip edildiğini söyledi.

Suçlamaya konu edilen banka hesap hareketlerinden birinin otomobil satışı, diğerinin ise arkadaşının kendisine olan borcunu ödemesinden kaynaklandığını anlattı. Parıldak, Amerikalı bir kuruluşa yapıldığı iddia edilen banka havalesinin ise gerçek olmadığını ifade etti.

Bylock adlı şifreli mesajlaşma uygulamasını kullandığı yönündeki iddianın iddianamede yer almadığını ve dosyaya daha sonra eklendiğini söyleyen Parıldak, dosyadaki telefon numarası ve telefon IMEI kodunun kendisine ait olmadığını savundu.

Tahliye kararı ve yeniden tutuklama

2 Mayıs 2017 tarihinde görülen ikinci duruşmada mahkeme, Parıldak hakkında adli kontrol şartıyla (yurt dışına çıkış yasağı ve kolluk birimine her hafta imza verme) tahliye kararı verdi. Mahkeme ayrıca Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumundan (BTK), iddianamede Parıldak’a ait olduğu iddia edilen telefon numarasının kime ait olduğunun tespit edilmesini istedi.

Tahliye haberinin iktidara yakın medya kuruluşlarında haber olmasının ardından BTK’den mahkemeye aynı gün yanıt verildi. Yanıtta, söz konusu hattın Parıldak’a ait olduğu söylendi. BTK’nin yanıtı üzerine duruşma savcısı, tahliye kararına mahkemede itiraz etti.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, Parıldak’ın tutulduğu cezaevi yönetimine “karara itiraz ettik, bekleyin” uyarısı üzerine mahkemenin tahliye kararı uygulanmadı. Savcılığın itirazını kabul eden Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Parıldak’ın tekrar tutuklanmasına karar verdi.

Parıldak hakkındaki tahliye kararı veren mahkeme başkanı, tahliye kararından sonra görevden alınarak Ankara Bölge Adliye Mahkemesi üyeliğine atandı.

18 Temmuz 2017 tarihli dördüncü duruşmada Parıldak, ByLock yüklü olduğu iddia edilen hattın, Zaman gazetesinin kendisine tahsis ettiği mobil internet cihazına takılı olduğunu söyledi.

Yargılamanın beşinci duruşması, 10 Ekim 2017 tarihinde görüldü. Parıldak’ın, ByLock yüklü olduğu iddia edilen telefon hattının mobil internet cihazına ait olduğu yönündeki iddiası, operatör şirketi Turkcell’in mahkemeye yazdığı yazı ile doğrulandı. Ancak mahkeme, Parıldak’ın tutukluluğunun devamına karar verdi.

9 Kasım 2017 tarihli yedinci duruşmada esas hakkındaki mütalaasını açıklayan savcı, Parıldak’ın “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan cezalandırılmasını talep etti. Savcı mütalaasında, Parıldak’ın “ByLock kullanıcısı olduğunu” ve kendi adına açılmış Twitter hesabından “terör örgütü FETÖ lehine paylaşımlar yaptığını” iddia etti.

Davanın karar duruşması 21 Kasım 2017 tarihinde görüldü. Parıldak, esas hakkındaki savunmasında tüm suçlamaları reddederek beraatını ve tahliyesini talep etti.

Kararını açıklayan mahkeme, Parıldak’ı “silahlı terör örgütü üyesi olmak” suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdı. Parıldak’ın tutukluluk halinin devamına karar verildi.

Mahkemenin 21 Kasım 2017 tarihli gerekçeli kararında, Parıldak’ın Bylock kullanıcısı olduğu, ByLock aboneliğinin ID numarasının “60231” ve kullanıcı adının “paril” olduğu, oluşturduğu bu profilin diğer ByLock programı kullanıcılarınca eklendiği gibi kendi profiline de başka kullanıcıları eklediği ifade edildi. Parıldak’ın yargılama sürecinde kendisine ait olmadığını iddia ettiği sosyal medya paylaşımları da karara gerekçe olarak gösterildi.

İstinaf ve Yargıtay süreçleri

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesi, Parıldak’ın istinaf başvurusunu 7 Haziran 2018 tarihinde reddetti. “Parıldak’ın kullandığı iki telefon hattında ByLock olduğu” yönündeki iddiayı değerlendiren istinaf mahkemesi, “iki telefon hattından birinde ByLock kullanıldığına dair içeriğe ilişkin rapor hazırlanmadan karar verildiğini” tespit etti. Ancak mahkeme, “bir telefon hattındaki ByLock içeriğinin ByLock kullanımına dair yeterli delil olduğuna” karar verdi.

İstinaf mahkemesinin kararı üzerine Parıldak’ın avukatları dosyayı Yargıtay’a taşıdı. Dosyanın incelemesini 27 Aralık 2018 tarihinde tamamlayan Yargıtay 16. Ceza Dairesi, Parıldak’a verilen 7 yıl 6 ay hapis cezasının onanmasına oybirliği ile karar verdi. Kararda, Parıldak hakkındaki yargılama sürecinin hukuki olduğu değerlendirmesi yapıldı. Delillerin toplanmasında hukuka aykırılık olmadığı, “eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu” tespiti yapıldı. Böylece Parıldak hakkındaki hapis cezası kararı kesinleşti.

Anayasa Mahkemesi başvurusu

Parıldak'ın avukatları 24 Mart 2017 tarihinde “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı”, “özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı”, “insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağı”, “eğitim hakkı” ve “ifade ve basın özgürlüklerinin” ihlal edildiği iddialarıyla Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu.

28 Kasım 2018 tarihinde başvurunun incelemesini tamamlayan AYM, Parıldak’ın tüm ihlal iddialarını kabul edilemez bularak reddetti. Karar oybirliği ile alındı.

Denetimli serbestlik başvurusu iki kez reddedildi

11 Ağustos 2016’da cezaevine giren Parıldak’ın denetimli serbestlik süresi Mart 2021 tarihinde doldu. Parıldak’ın avukatı Çağlayan Erginay müvekkilinin denetimli serbestlik hakkı için cezaevi yönetimine dilekçe yazdı. Cezaevinin İdare ve Gözlem Kurulu Parıldak’ın denetimli serbestlik başvurusunu, “örgütle iltisakının ve irtibatının olmadığına dair kesin ve inandırıcı kanıt bulunmadığı” gerekçesiyle reddetti.

Parıldak’ın avukatı ret kararından 6 ay sonra bir kez daha denetimli serbestlik başvurusunda bulundu. Ancak yine aynı gerekçe ile talepleri reddedildi.

Parıldak, 5 yıl 7 ay tutukluluğun ardından 18 Mart 2022 tarihinde tahliye oldu.

AİHM başvurusu

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Ayşenur Parıldak’ın başvurusuna dair kararını 19 Mart 2024 tarihinde açıkladı. Mahkeme, Parıldak’ın özgürlük ve güvenlik hakkı ile ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmederek Türkiye’yi 16 bin euro manevi tazminat ile 6 bin euro yargılama giderleri olmak üzere toplamda 22 bin euro tazminat ödemeye mahkum etti.

Parıldak’ın tutuklanmasının, “örgüt üyeliği” suçunu işlediğinden şüphelenmek için makul gerekçelerin bulunmaması nedeniyle hukuka aykırı olduğuna ve Parıldak'ın makul sürede hâkim karşısına çıkarılmadığına kanaat getiren AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 5/1 (c) ve 5/3 maddelerinin ihlal edildiğine hükmetti. AİHM ayrıca tutuklu yargılanmasının Parıldak’ın ifade özgürlüğünü de kısıtladığına hükmetti. Oy çokluğuyla alınan karara Türk Yargıç Saadet Yüksel muhalefet şerhi koydu.

Yukarı