Expression Interrupted

Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.

Boğaziçili öğrencilerin davasında 27 öğrenciye ceza verildi

Boğaziçili öğrencilerin davasında 27 öğrenciye ceza verildi

“İşgalin, katliamın lokumu olmaz” diyen Boğaziçili 20 öğrenciye 10 ay ertelemeli hapis cezası, 7 öğrenciye 6 bin TL para cezası verildi, 3 öğrenci beraat etti

CANSU PİŞKİN, İSTANBUL

Boğaziçi Üniversitesi kampüsünde Türkiye’nin Afrin operasyonuyla ilgili lokum dağıtılmasına karşı “İşgalin, katliamın lokumu olmaz” pankartı açıp slogan attıkları gerekçesiyle “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla yargılanan 30 öğrencinin altıncı duruşması 31 Ocak 2020 tarihinde İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Karar duruşmasında esasa ilişkin beyanda bulunan avukatlar, davanın siyasi müdahale sonucu açıldığına dikkat çekerek, öğrencilerin üzerine atılı suçun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığına dikkat çekti. Soruşturma aşamasındaki delillerin hukuka aykırı bir şekilde toplandığına ve suçlama konusu eylemin ifade özgürlüğü kapsamında kaldığına vurgu yapan sanık avukatları, müvekkillerinin beraatini talep etti. Beyanların ardından dosyayı hükme bağlayan mahkeme, Boğaziçili 20 öğrenciye 10 ay ertelemeli hapis cezası, 7 öğrenciye 6 bin TL para cezası verirken 3 öğrenci hakkında ise beraat kararı verdi. 

Salon kapasitesi izleyiciler için yetersiz kaldı 

P24’ün takip ettiği duruşma, bir buçuk saatlik gecikmeyle, saat 12:00’da başladı. Duruşmada, tutuksuz yargılanan sanıklardan Kültigin Demirlioğlu, Denizhan Eren, Tevger Uzay Tulay, Muhammet Bilgin, Emir Eray Karabıyık, İbrahim Musab Curabas, Mete Ulutaş, İdil Ügüt, Esen Deniz Üstündağ, Ekim Devrim Çapartaş, Sevde Öztürk, Bektaş Deneri, İrem Gerkuş, Damla Uyar, Yaren Tuncer, Enes Karakaş, Ozan Yaman ve Oğuzcan Ünlü ile avukatları hazır bulundu.

HDP Milletvekilleri Züleyha Gülüm, Hüda Kaya ve Ahmet Şık, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Barış Akademisyenleri, Amerika Matematik Topluluğu adına Rutgers Üniversitesi’nden Prof. Gregory Cherlin, Avrupa Matematik Topluluğu adına Fransa Sorbonne Üniversitesinden Dr. Adrien Deloro, Londra Matematik Topluluğu adına Manchester Üniversitesinden Ulla Karhumaki’nin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi duruşmayı izledi. İzleyici sayısının fazla olması sebebiyle salondaki izleyici sıraları yetersiz kaldı. 

Savcı mütalaasını tekrar etti

Duruşma savcısı önceki celse vermiş olduğu mütalaayı tekrarlayarak, öğrencilerin “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan cezalandırılmalarını talep etti. 

Mahkeme başkanı sanıklardan esasa karşı beyanlarını sordu. Daha önce vermiş olduğu ifadeyi tekrar eden Kültigin Demirlioğlu, “Ceza sorumluluğu şahsidir. Suçsuzum. Hiçbir terör örgütünün propagandasını yapmadığım gibi bu tür faaliyetlerde de bulunmadım. Öğrenciyim. Bu dosya sebebiyle de mağdurum. İddianamede bahsi geçen sloganlara da kesinlikle katılmıyorum. Beraatimi talep ediyorum” dedi. Sanıklar Muhammet Bilgin, Emin Eray, Ibrahim Musab Curabas, Mete Ulutaş, İdil Ügüt, Esen Deniz Üstündağ, Ekim Devrim Çapartaş, Sevde Öztürk, Bektaş Deneri, Damla Uyar, Enes Karakaş, Ozan Yaman ve Oğuzcan Ünlü de önceki savunmalarını tekrar ederek beraatlerini talep ettiler. Sanıklardan Denizhan Eren, Tevger Uzay Tulay, Bektaş Deneri, İrem Gerkuş, Yaren Tuncer ise daha önce kabul ettikleri hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) hususunun uygulanmasını istemediklerini belirterek beraatlerini istediler.

Sanıklar Bektaş Deneri, İrem Gerkuş, Yaren Tuncer daha önce HAGB istediklerini ancak artık istemediklerini söylediler ve beraat istediler. Yaren Tuncer, “Savaş karşıtı bir genç olmaktan başka bir şey yapmadım” dedi.

“Siyasi iktidarın müdahalesi var”

Sanıkların ardından avukatları esasa ilişkin beyanda bulundular. Tüm sanıklar müdafii Metin Sezgin, davanın siyasi müdahale ile açıldığını ifade etti: “Öğrencilerin dile getirdikleri siyasi görüşten bir rahatsızlık ortaya çıktı. Ülkenin Cumhurbaşkanı mikrofonu eline aldığında Boğaziçili öğrencileri hedef gösteriyorsa burada siyasi iktidarın bir müdahalesi olduğunu söylemek gerekir. Bu müdahale iktidarın politikalarını yargı eliyle gerçekleştirdiğinin kanıtıdır. Bu dosyayı AİHM’e götürürsek Demirtaş ve Kavala kararlarında olduğu gibi ihlâl çıkacaktır.” Sezgin tüm sanıkların beraatini talep etti. 

“Dosyadaki deliller hukuka aykırı”

Tüm sanıklar müdafii avukat Ekin Baltaş, arama kararı neticesinde ele geçirilen bütün delilerin hukuka aykırı olduğunu söyledi. Baltaş, “Örgüt üyeliği suçlamasıyla başlayan soruşturma, üyeliğe dönük hiçbir şey çıkmayınca propaganda suçuna çevrilmiş. Dosyada, hukuka uygun elde edilebilmiş bir delil yok. Bu delillerin dosyadan çıkarılmasını ve tüm sanıkların beraatini talep ediyorum” diye konuştu.

“Suçun maddi ve manevi unsurları oluşmamıştır”

Sanıklardan Yaren Tuncer’in avukatı Aynur Tuncel Yazgan da soruşturma aşamasında toplanan delillerin hukuka aykırı şekilde toplandığını ifade etti. Delilden faile değil failden delile gidildiğini söyleyen Yazgan, beraat talebinde bulundu. Tüm sanıklar müdafii Medine Turan Taylak, “Mütalaanın hiçbir kısmında iddianamedeki iddialar ispatlanmamıştır. Tüm sanıklar bakımından suçun maddi ve manevi unsurları oluşmamıştır” diyerek beraat talep etti. Tüm sanıklar müdafii Meriç Eyüboğlu da isnat edilen suçun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığını belirterek eylemin ifade özgürlüğü kapsamında kaldığını söyledi. 

“Ceza kamuoyu üzerinde susturucu bir etki yaratacaktır”

Tüm sanıklar müdafii Yıldız İmrek, suçlamaya konu eylemin ifade ve gösteri özgürlüğü çerçevesinde kaldığına dikkat çekti: “Bu dava ne yazık ki siyasal etki ve yönlendirmeyle açıldı. Savcılığın mütalaası yeterli gerekçeden yoksun. Savcılığın subjektif değerlendirmesinde sanki hukuki bir durum söz konusu gibi gösterilmiştir.” İmrek, yargı reformu çerçevesinde kanunda yapılan değişikliklere rağmen duruşma savcısının mütalaasını tekrarlamasını da eleştirdi: “Bu yargılama, öğrencilerin barış hakkını kullanmalarının cezalandırılmasıdır. Dosyada suçlamaya ilişkin delil yoktur. Yakıştırma yoluyla örgüt propagandasına dönüştürülen bir durum söz konusu. Bu fiil cezalandırılırsa kamuoyu üzerinde susturucu bir etki yaratacaktır.” 

Tüm sanıklar müdafii Songül Beydilli de mütalaanın “taraflı” ve “sübjektif olarak” hazırlandığını ifade etti: “Lokum dağıtanları mağdur, onları eleştirenleri suçlu ilan etmiştir. Mütalaa dijital incelemelere ve görüntü kayıtlarına dayalıdır, bu belgeler hukuka aykırı delillerdir. Elde edilen delillerin hükme esas alınması söz konusu değildir. Beraat talep ediyoruz.”

“Dosyada şiddet var”

Sanıklardan Oğuzcan Ünlü ve Muhammet Bilgin’in müdafii Tora Pekin, “Burada sanık yapılan öğrencilerin şiddete övgü, şiddete çağrı anlamına gelecek tek bir sözü yoktur. Ama dosyada şiddet var. Sayın Cumhurbaşkanının soruşturmanın başlamasına sebep olan sözleri şiddet içerir, arama, gözaltı ve emniyetteki işkence şiddet içerir, hiçbir somut delile dayanmayan iddianame şiddet içerir. Mahkemenizin bu şiddet döngüsünü kıracağını umuyorum” diyerek beraat talep etti.

Sanıklardan Esen Deniz Üstündağ ve İdil Ügüt müdafii Doğuşcan Aydın Aygün de “Müvekkillerin beyanları şiddete teşvik içermediğinden TMK 7/2 çerçevesinde değerlendirilemez. Davaya konu süreçte yaşanan fiiller ifade özgürlüğü kapsamında kalmaktadır. İddianame ve mütalaa ifade özgürlüğünün ihlali niteliğindedir” diye konuştu. 

Avukatların beyanlarının ardından son sözleri sorulan sanıklar, beraatlerini talep etti. 

27 öğrenciye ceza, 3 öğrenciye beraat

Verilen aranın ardından davayı hükme bağlayan mahkeme, Kültigin Demirlioğlu, Onur Eren ve İbrahim Musab Curabas’ın yapılan yargılama ve toplanan delillerden yüklenen suçun sanıklar tarafından işlendiği sabit olmadığından beraatine; Sevde Öztürk, Enes Karakaş, Ekim Devrim Çapartaş, Oğuzcan Ünlü, İdil Ügüt, Muhammet Bilgin, Elif Nur Aybaş, Kübra Sağır, Agah Suat Atay, Ali İmran Şirin, Emir Eray Karabıyık, Hamza Dinçer, Mustafa Ada Kök, Zülküf İbrahim Erkok, Yusuf Noyan Öztürk, Ozan Yaman, Esen Deniz Üstündağ, Mete Ulutaş, Berke Aydoğan ve İsmail Gürler’in “terör örgütü propagandası” yapmak suçundan ayrı ayrı 10 ay hapisle cezalandırılmalarına, sanıklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına; Bektaş Deneri, Tevger Uzay Tulay, Denizhan Eren, İrem Gerkuş, Deniz Yılmaz, Damla Uyar ve Şükran Yaren Tuncer’in “terör örgütü propagandası” yapmak suçundan ayrı ayrı 10 ay hapisle cezalandırılmalarına, sanıklar kabul etmedikleri için HAGB hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına, bu hapis cezalarının adlî para cezasına çevrilerek ayrı ayrı 6 bin TL para cezası ile cezalandırılmalarına karar verdi.

Yukarı