Expression Interrupted

Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.

Büyükada davasında Taner Kılıç’a tahliye çıkmadı

Büyükada davasında Taner Kılıç’a tahliye çıkmadı

 Kılıç’la birlikte 10 diğer hak savunucusunun yargılandığı dava 7 Kasım’a ertelendi

 

Af Örgütü Türkiye Şubesi Onursal Başkanı Taner Kılıç ve geçen yaz Büyükada’daki bir toplantı sırasında gözaltına alınan 10 insan hakları savunucusunun yargılandığı davanın görülmesine 21 Haziran’da devam edildi. Duruşma sonunda ara kararını açıklayan İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi davanın tek tutuklu sanığı Kılıç’ın tutukluluğunun devamına karar verdi.

Mahkeme davanın bir sonraki duruşmasının 7 Kasım’da görülmesini de kararlaştırdı.

Duruşmayı Af Örgütü Genel Sekreteri Salil Shetty dahil olmak üzere Af Örgütü’nün çok sayıda temsilcisi izledi. P24 tarafından da takip edilen duruşmaya tutuksuz sanıklardan Günal Kurşun ve Nejat Taştan katılırken Taner Kılıç duruşmaya tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı.

Duruşmanın başında mahkeme başkanı beklenen bir polis raporunun mahkemeye ulaştığını duyurdu. Rapor, Kılıç’ın soruşturma kapsamında suç sayılacak herhangi bir bilgiye rastlanılmadığını gösteriyor.

Duruşmada daha sonra Büyükada’daki toplantıda tercümanlık yaptığı belirtilen bir tanığın dinlenilmesiyle başladı.

Tanık toplantıda gizli saklı herhangi bir şey olmadığını, toplantı sırasında otel çalışanlarının çay kahve servisi için salona girdiklerini, katılımcıların otel havuzundan da faydalandıklarını anlattı.

Katılımcıların işkence ve şiddet görmüş kadınlarla iletişim kurduklarını bu yüzden veri güvenliği konusu üzerinde durduklarını düşündüğünü söyleyen tanık, toplantının gizli bir amaca yönelik yapıldığına dair herhangi bir izlenim edinmediğini belirtti.

Sanık avukatları tarafından yöneltilen sorulara cevap veren tanık, tutuklu yargılanan Taner Kılıç’ın avukatının sorusu üzerine toplantıda Taner Kılıç’tan toplantıyı düzenleyen kişi olarak bahsedildiğini hatırlamadığını söyledi.

Tanık, toplantıda herhangi bir “kaos planının” tartışılmadığını, tartışılsaydı kendisinin böyle bir ortamda kalmayacağını söyledi.

Gizli tanık beyanı

Tanık beyanının ardından duruşmaya SEGBİS’le bağlanan gizli tanığın beyanı dinlendi. Gizli tanık toplantıda konuşulanları bölük pörçük duyduğunu, toplantı salonunun önünde bulunan tuvalete gidip gelirken duyduğu kadarıyla "elektronik takipten korunmak için tedbirler" gibi konuşmalar yapıldığını işittiğini söyledi.

Daha önceki ifadelerindeki bazı bölümler okununca gizli tanık o zaman söylediklerini bugün net olarak anlatamayacağını çünkü üstünden çok vakit geçtiğini, ancak o zaman doğruyu söylediğini belirtti.

Gizli tanık, sanık avukatları tarafından daha önceki ifadelerinde eşkal teşhisi yapmış olması nedeniyle de bu teşhisleri nasıl yaptığı konusunda sorgulandı. Tanık katılımcıları otelin bahçesinde gördüğünü söyledi ancak avukatlar teşhis tutanağında içeridekilerin kim olduğunu kapı aralığından gördüğünü söylediğini belirterek ifadesindeki çelişkiye dikkat çekti.

Gizli tanığın avukatların pek çok sorusuna soruların “kimliğini teşhis etmeye yönelik” olduğunu iddia ederek cevap vermemesi duruşmada gerginliğe neden oldu. Gizli tanık konuşmalardan duyduklarından katılımcıların “polisle sıkıntısı olan kişiler” olduğunu anladığını ve bu yüzden polise ihbarda bulunduğunu ifade etti. Tanık, "Polisle sıkıntısı olan kişi tehdittir diye düşündüm, düz mantık” dedi. 

Taner Kılıç: İddianame çökmüştür

Gizli tanık beyanından sonra söz alan Taner Kılıç ise mahkemeye ulaşan polis raporuyla ilgili beyanda bulundu. Kılıç 31 Ocak’ta yapılan duruşmada hakkında tahliye kararı verildiğini ancak savcının itirazı üzerine yeniden tutuklandığını hatırlatarak savcının tahliye kararına itirazında iddianameden kopyala-yapıştır yaptığını söyledi.

Kılıç Büyükada toplantısının organizasyonunda yer almadığı halde organizasyondaki rolü nedeniyle tutuklandığını belirtti. Kılıç “Tutukluluk kararlarımda Büyükada iddiası hiç geçmedi, hep ByLock’tan bahsedildi. Ama 31 Ocak’ta yeniden Büyükada iddiasına dönüldü” dedi.

“Mahkeme tahliyeme karar verdiği için beş ay sonrasına duruşma tarihi verdi ama ben yeniden tutuklandığım için bu kez yarım yıl yeni duruşma bekledim” diyen Kılıç duruşmanın öne alınması talebinin mahkemece reddedildiğini söyledi.

Mahkemeye sunulan polis raporunda kendisinden alınan dijital materyaller üzerinden ayrıntılı sorgulama yapıldığını söyleyen Kılıç “15-20 yıllık e-maillerim bile kontrol edilmiş. Belki başka hiç kimse bu kadar detaylı kontrole tabi tutulmamıştır,” diye konuştu.

Raporda NT Kitabevi, Kimse Yok Mu gibi kuruluşlardan gelen reklam mesajları ve aile fotoğraflarının bile bulgular arasına dahil edildiğini söyleyen Kılıç, “Bir akrabalık bağı suç delili olabilir mi?” diye sordu.

Kılıç’ın polis raporunda ByLock kullanmadığının açık olduğunu, buna rağmen mahkemenin yine de bir ek yazı yazarak bu konuda kesin bilgi istediğini belirtmesi üzerine mahkeme başkanı araya girerek bu ek raporun da geldiğini ve bu raporda ByLock olmadığının belirtildiğini aktardı.

Kılıç bu durumda hakkındaki iddianamenin çöktüğünü söyleyerek tahliyesini talep etti.

Kılıç’tan sonra söz alan avukatları da mahkemeye ulaşan son raporlar ışığında ByLock iddiasının çöktüğünü ve Kılıç’ın tahliye edilmesi gerektiğini söylediler. 

Dava hakkında

Davada Büyükada’da katıldıkları bir toplantı sırasında 5 Temmuz’da gözaltına alınan 10 hak savunucusuyla dosyaya sonradan eklenen Af Örgütü Türkiye Şubesi Onursal Başkanı Taner Kılıç sanık olarak yargılanıyor. Davanın 25 Ekim 2017 tarihinde görülen ilk duruşmasında tutuklu sekiz sanığın tamamı tahliye edilmişti. Mahkeme bu duruşmada Kılıç hakkında “FETÖ üyeliği” suçlamasıyla İzmir 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dosyanın mevcut davayla birleştirilmesine de karar vermişti.

İlk duruşmada tahliye edilenlerden Günal Kurşun, İlknur Üstün, İdil Eser, Nalan Erkem, Peter Steudtner ve Ali Gharawi hakkında herhangi bir tedbir konulmazken Özlem Dalkıran ve Veli Acu hakkında yurtdışına çıkış yasağı getirilmişti. Tutuksuz yargılanan Şeyhmus Özbekli ve Nejat Taştan hakkında 25 Temmuz 2017’de verilen adli kontrol kararı ise kaldırılmıştı. 22 Kasım 2017 tarihinde görülen ikinci duruşmada da diğer tüm sanıklar hakkında uygulanan adlî kontrol şartının kaldırılmasına karar verilmişti.
Yukarı