Expression Interrupted

Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.

Dokuz gazeteciye Özgür Gündem ile dayanışma cezası

Dokuz gazeteciye Özgür Gündem ile dayanışma cezası

Özgür Gündem Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenleri davasında yargılanan gazetecilere toplam 14 yıl 3 ay hapis cezası verildi

CANSU PİŞKİN, İSTANBUL

Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Özgür Gündem gazetesi ile dayanışma amacıyla başlatılan “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği” kampanyasına katıldıkları için “örgüt propagandası yapmak” suçlamasıyla yargılanan 13 kişinin 11. duruşmasında mahkeme hükmünü açıkladı.

Davanın İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 3 Nisan günü görülen karar duruşmasında gazeteciler Hüseyin Aykol, Faruk Eren, Ertuğrul Mavioğlu, Fehim Işık, Celal Başlangıç, Öncü Akgül, İhsan Çaralan, Celalettin Can ve Dilşah Kocakaya’ya toplamda 14 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Altı gazetecinin cezasını erteleyen mahkeme, Aykol, Can ve Kocakaya’nın cezalarını ertelemedi.

Duruşmayı P24’ün yanı sıra Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu, Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekili Ahmet Şık ve yazar Nevzat Onaran’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda kişi izledi.

Duruşmada tutuksuz sanıklardan Faruk Eren, avukatlar Özcan Kılıç, Devrim Avcı, Ruken Gülağacı, Rozerin Seda Kip, Fikret İlkiz, Yeşinil Yeşilyurt, Ekin Güneş Saygılı ve Yıldız İmrek hazır bulundu.

‘Hukuki ve cezai sorumlulukları yok’

Duruşma savcısı Ercan Gümüş, davanın yedinci celsesinde verdiği mütalaasını tekrarlayarak sanıkların cezalandırılmasını talep etti.

Ardından avukatların esasa ilişkin beyanları dinlendi. Sanıklar Fehim Işık ve Hüseyin Aykol’un avukatı Özcan Kılıç, Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği kampanyasının Özgür Gündem gazetesine dönük baskılar sebebiyle dayanışma amacıyla başlatıldığını belirtti. Kampanyanın herhangi bir prosedüre bağlı olmadığının ve gönüllülükle yapılan sembolik bir görev olduğunun altını çizen Kılıç, gazetenin resmî, hukukî ve kanunî anlamda sorumlularının kim olduğuna dair mahkemeye belge sundu. Dosya kapsamında yargılanan kişilerin gazete ile organik bir bağı olmadığına dikkat çeken Kılıç, “Bu şekilde dava açılması usûl ve yasaya uygun değil. Suç ve cezanın şahsîliği ve kanunîliği ilkesini hatırlatmak lazım. Müvekkillerin kanunî bir sorumluluğu olmadığını anlattım. Üçüncü bir kişinin yazdığı yazıdan burada yargılanan şahısları sorumlu tutmak suçun şahsîliği ilkesine aykırı. Beraat talep ediyorum” dedi.

Çaralan’ın avukatlarından Devrim Avcı, Basın Kanunu’nun 11/3 maddesine göre müvekkilinin herhangi bir hukukî ve cezai sorumluluğu bulunmadığını kaydetti. Çaralan’ın avukatlarından Yıldız İmrek de yargılamanın suçların ve cezaların şahsîliğini ihlâl ettiğini belirterek, “Varsayım ve kıyas yoluyla suç ihdas edilemez (oluşturulamaz). Usûl olarak müvekkilimin cezalandırılması mümkün değildir” diye konuştu.

Daha sonra sırayla söz alan avukatlar Ruken Gülağacı, Rozerin Seda Kip, Yeşinil Yeşilyurt, Fikret İlkiz ve Ekin Güneş Saygılı, yargılanan eylemin basın ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini kaydettiler. Basın Kanunu’nun 11/3 maddesine göre sanıkların cezai sorumluluğu olmadığını tekrar eden avukatlar, beraat talebinde bulundular.

‘Mesleğimizi ve basın özgürlüğünü savunuyoruz’

Faruk Eren de esasa ilişkin beyanda bulundu. Türkiye’de basın özgürlüğünün uzun yıllardır ağır bir saldırı altında olduğunu ifade eden Eren, “Özgür Gündem gazetesi en çok çalışanı katledilen gazetedir. Büyük baskılar görmüştür. Üç yıl önce aynı baskıların benzerini yaşadı gazete. Açılan davalarla boğulmak istendi. Bir grup gazeteci, aydın, sanatçı ve bilim insanı bu durumu protesto etmek, basın ve ifade özgürlüğünü korumak amacıyla birer günlüğüne nöbetçi genel yayın yönetmeni oldu. Otuz yıldan fazladır gazetecilik yapıyorum, DİSK Basın-İş Sendikasının genel başkanıyım. Eğer Özgür Gündem’i koruyamazsak basın ve ifade özgürlüğünü savunamayacağımızı biliyordum. Bu nedenle ilk nöbetçi yayın yönetmenlerinden biri oldum. Ne yazık ki başarılı olamadık. Özgür Gündem artık yok. Biz aslında mesleğimizi, onurumuzu, basın ve ifade özgürlüğünü savunuyoruz. Sizden talebim, sizin de mesleğinizi, hukuku ve adaleti savunmanızdır” diye konuştu.

Celalettin Can’ın cezası ertelenmedi

Avukatların “cezai ve hukukî sorumlulukları yoktur” savunmalarına karşı, “Geçici olarak yayın yönetmenliği yapan sanıkların sorumluluklarını kabul ettik” diyen heyet başkanı kararını açıkladı.

Gazetenin eski Eş Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Aykol’u “zincirleme örgüt propagandası” suçundan 3 yıl 9 ay hapis cezasına mahkûm eden mahkeme, Aykol’un “hedef gösterme” suçundan ise beraatine karar verdi.

Kampanyaya katıldıkları için “sorumlu” tuttuğu Faruk Eren, Ertuğrul Mavioğlu, Fehim Işık, Celal Başlangıç, Öncü Akgül ve İhsan Çaralan’ın “örgüt propagandası” suçundan 1 yıl 3 ay hapsine hükmeden mahkeme, cezaları erteledi.

Kampanyaya katılan Celalettin Can’a da 1 yıl 3 ay hapis cezası veren mahkeme, cezayı ertelemedi.

Mahkeme, hapishaneden gönderdikleri mektupların yayımlanması sonucu yargılanan Mehmet Şirin Taşdemir, Ömer Ağın, Veysel Kemer ve Yüksel Oğuz’un üzerlerine atılı tüm suçlardan beraatine, Dilşah Kocakaya’nın ise “örgüt propagandası” suçundan 1 yıl 3 ay hapsine hükmetti.

Cezalar istinaf mahkemesinden çıkacak sonuca göre kesinleşecek ya da bozulacak. 
Yukarı