Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
Tanıkların Kavala ile Gezi eylemleri arasında herhangi bir ilişki kurmamış olmalarına rağmen mahkeme, Kavala’nın tutukluluğuna devam kararı verdi
CANSU PİŞKİN, İSTANBUL
Aralarında tutuklu iş insanı Osman Kavala’nın da bulunduğu şehir plancı, avukat, gazeteci, yönetmen, tiyatro oyuncusu ve sivil toplum kuruluşu çalışanı 16 kişinin “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılandığı Gezi davasının dördüncü duruşması 24 Aralık 2019 günü görüldü. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından yönetilen duruşma, Silivri Cezaevi yerleşkesindeki duruşma salonunda yapıldı.
Duruşmanın sonunda ara kararını açıklayan mahkeme, “suçun vasfı, yöneltilen suçlamanın katalog suçlardan olması ve tutuklamanın ölçülü olması” gerekçeleriyle Kavala’nın tutukluluğuna devam kararı verdi. Celse arasında Adalet Bakanlığına yazdığı yazıyla, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Kavala hakkında verdiği karara itiraz edilip edilmeyeceğini soran mahkeme, Bakanlıktan gelecek yanıtın beklenmesine karar vererek duruşmayı 28 Ocak tarihine erteledi.
Duruşmayı ulusal ve uluslararası temsilciler takip etti
24’ün izlediği duruşma gecikmeli olarak saat 10:30’da başladı. Duruşmayı, aralarında AB Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkanı Sergey Logodinsy, Hollanda Başkonsolosu, İsveç ve Almanya Konsoloslukları temsilcileri, HDP Milletvekilleri Garo Paylan ve Ahmet Şık, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun da bulunduğu çok sayıda kişi takip etti. Duruşmada tutuklu sanık Osman Kavala ile tutuksuz sanıklar Çiğdem Mater, Yiğit Aksakoğlu, Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman, Can Atalay, Mine Özerden, Ali Hakan Altınay ve Yiğit Ali Ekmekçi ile avukatları hazır bulundu.
Mahkeme başkanı yargılamanın 10.30’da başlamasının sebebinin sanık müdafilerinin beklemesi olduğunu söyledi. “Geçen celse resim çizenleri çıkardığımız yazılmış ama çıkarmadık; resim çizmeyin dedik” diye kısa bir açıklama yapan mahkeme başkanı resim çizilmemesi konusunda seyircileri uyardı. Duruşma, Gezi eylemleri sırasında İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’nde görev alan ancak 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ihraç edilen tanıkların dinlenmesiyle başladı.
“Gezi’yi kim organize etti bilmiyorum”
Duruşmada ilk olarak Gezi Parkı eylemleri sırasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğü’nde Ekipler Amiri olarak görev yapan Ercan Orhan Aydın’ın dinlendi. Beyanlarında Gezi’yi kimin organize ettiğini bilmediğini vurgulayan Aydın, “Gezi Parkı olaylarının nasıl başladığını basından duydum. En yaygın olaylar Taksim Gezi Parkı’nda başladı dendi ve biz oraya yönlendirildik. Bize verilen görevi yapıyorduk. İdeolojik olarak çok karma bir topluluk vardı. Ahmet şurada taş atıyordu Mehmet molotof atıyordu diye bir tespitim yok. Kalabalık ve curcunaydı. Gezi’nin kendi özetinde müdahaleler çok sert oluyordu. Günde ancak 3-4 saat uyuyabiliyordum. Sanıklarla kişisel bir husumetim yok. Kendi şahsi görüşüme göre Gezi, o dönem için maksadını aşmış, kamu malına zarar vererek ciddi masraflara sebep olmuş terör eylemiydi. Dağılın çağrılarına rağmen dağılmayan gurup eylemini bitirmedi. Gurubun dağılmasından ziyade sağlam bir organizesi vardı. Örneğin çevik kuvvet müdahale ediyor gurup dağılıyor, sonra bir bakıyorsunuz tekrar toplanmıştır. Ama kim organize etti, kim finanse etti bilmiyorum. Kavala’yı ben ilk kez burada gördüm” ifadelerini kullandı.
Tanık Aydın, mahkeme başkanının, “Guruplar organize olurken sanıklarımızdan kimler vardı ya da var mıydı?” sorusunu şöyle yanıtladı: “Twitter’dan daha çok Mehmet Ali Alabora adı dönüyordu. Ben çok sosyal medya takip etmiyordum ama Whatsapp grubuna geliyordu bilgiler. Can Atalay alanda sürekli gördüğümüz bir insandı. Ahmet Saymadi de oradaydı. Hatırladıklarım bunlar ama şurada şunu yaptı, burada şöyle çağrıda bulundu diye şahit olduğum bir şey yok” diye yanıtladı.
“Gaz maskesi dağıtımı yapan bir organizasyon yoktu”
Mahkeme başkanı tanık Aydın’a, “Eylemcileri kim organize ediyor, lojistiği nasıl oluyor diye toplantı yaptınız mı?” sorusunu yöneltti. Aydın, “Hayır böyle bir toplantı ben yapmadım yapıldıysa da haberim yok. Ama Divan Otel’de kaldıklarını Divan Otel’in eylemcilere maske verdiği ve Koç Grubunun onları finanse ettiği söylenmişti. Hatta bunlar o dönem yazılmıştı” yanıtını verdi. Aydın, mahkeme başkanının, “Gaz maskesi, gıda yardımı yapan bir kişi ya da kurum gördünüz mü?” sorusunu da “Birebir görmedim ama divan otelin gıda ve basit bez maskesi verdiğini duydum. Bunların dağıtımını yapan birebir gördüğüm böyle bir topluluk ya da organizasyon yoktu” şeklinde yanıtladı.
“Kavala’yı ilk kez duruşmada gördüm”
Kavala’nın avukatı İlkan Koyuncu tanığa, “Kavala’yı olayları organize ederken gördünüz mü?” diye sordu. Aydın, “ Baştan da söyledim Kavala’yı ilk kez fiziken burada gördüm” yanıtını verdi. Bir kısım sanıklar avukatı Bahri Belen de tanığa, “Basın açıklaması yapan kişilerden kalabalığı polislerin üzerine ya da eyleme yönelten birini gördünüz mü? Can Atalay’ı eylem yönlendirirken gördünüz mü?” sorusunu yöneltti. Aydın ise kalabalığı eyleme yöneten herhangi birini görmediğini belirterek, “Can Atalay’ı avukat kimliğiyle biliyorum. Eylem yaparken ya da molotof atarken görmedim tabii ki” dedi. Avukat Belen, “Divan Otel’den verilen maskeler bu basit toz maskelerinden miydi yoksa herhangi bir örgütü simgeleyen maskeler miydi?” diye sordu. Aydın ise “Herhangi bir örgüte dair maske görmedim. Divan’da dağıtılan maskelerle ilgili herhangi bir bilgim yok” yanıtını verdi.
“Kavala’yı şiddet olaylarında hiçbir şekilde görmedim”
Aydın’ın ardından Gezi Parkı eylemleri sırasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Hasan Gül dinlendi. Gül, “Gezi olayları sırasında takiplerinin yapıldığı çok sayıda basın açıklaması oldu. Gün içerisinde sosyal medya paylaşımları takip ediliyor sonrasında da Emniyet Genel Müdürlüğü’nce görevlendiriliyor ve şiddetin son bulması için çevik kuvvete refakat ediyorduk” dedi. Mahkeme başkanı Gül’e, “Göreviniz esnasında eylemcilerle müzakerede bulundunuz mu?” sorusunu sordu. Gül de olayların sorunsuz çözülmesi için müzakereleri olduğunu söyledi. Mahkeme başkanı bunun üzerine “Bu müzakereler sırasında sanıklarımızdan kimlerle görüştünüz” diye sordu. Gül, hatırlamadığını söyleyince mahkeme başkanı, Gül’ün önceki beyanlarında Kavala’yı toplumsal olaylardan bildiği yönündeki ifadesini hatırlattı. Kavala’yı şiddet olaylarında hiçbir şekilde görmediğini beyan eden Gül, “Gördüm diyeceğim hiçbir olayı da hatırlamıyorum üzerinden çok zaman geçtiği için” dedi.
“Sanıkların organizasyonuna ilişkin gözlemim yok”
Gül, mahkeme başkanın “Can Atalay ile müzakere yapmışlığın var mı?” sorusunu ise şöyle yanıtladı: “Can Atalay ile avukat olması sebebiyle sık sık müzakere yapmışlığım vardır. Şunu da belirtmek isterim en kalabalık cenazelerden biri olan Berkin Elvan cenazesinin sorunsuz geçmesinde kendisiyle yaptığımız müzakerenin etkisi olmuştur.” Mahkeme başkanı, “Sanıkların organizasyonda görev aldığına dair gözleminiz var mı?” diye sordu. Gül, “Hayır bu konuya ilişkin herhangi bir gözlemim yoktur. Kitle parktayken dışarıdan bireysel olarak gelen insanların elleri kolları dolu bir şekilde parktaki insanlara yemek götürdüğünü gördüm. Kurumsal bir şey gözlemlemedim” yanıtını verdi.
“Tanıklar iddianamenin asılsız olduğunu kanıtladı”
Daha sonra sanıklara, tanık beyanlarına ilişkin bir diyeceklerinin olup olmadığı soruldu. Tutuklu sanıklardan Kavala, “İzleyebildiğim tanıklar, kadarıyla şiddet eylemine katıldığıma, yönlendirdiğime dair bir bilgi vermediler. Diyeceğim bir şey yok” ifadelerini kullandı. Tutuksuz sanıklardan Mücella Yapıcı da “O dönem ki açıklamalarımız en temel haklarımızla ilgiliydi. Zaten bu konuda yargılandım ve beraat ettim. Tanıklar da ifadeleriyle iddianamenin asılsız olduğunu kanıtladı” dedi. Diğer tutuksuz sanıklar Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Çiğdem Mater, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Aksakoğlu ve
Yiğit Ali Ekmekci de tanık beyanlarına ilişkin bir diyecekleri olmadığını söylediler.
“Hukuksuz ve ayrımcı uygulamaya son verilsin”
Tutukluluk hususunda beyanı sorulan Osman Kavala, “Önceki celselerde Gezi olaylarını planladığım ve organize ettiğim yönündeki iddiaların temelsiz olduğunu söylemiştim. MASAK raporları da bunu kanıtlar niteliktedir. 657 sayfalık iddianamede yer alan tüm faaliyetler şiddet içermeyen eylemler olmadığı için suçluluğumu değil suçsuz olduğumu ortaya koyan bir belge niteliğindedir. İddianamedeki somut deliller suç unsuru oluşturmuyor ve bana yöneltilen suçlamalar somut bir delile dayanmıyor. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne göre, kişi özgürlüğünden mahrum bırakılamaz. İki yılı aşkın süredir bu en temel hakkımdan mahrum bırakan hukuksuz ve ayrımcı uygulamaya son verilmesini istiyorum” diyerek tahliyesini istedi.
“AİHM kararına uyulsun”
Kavala’nın avukatı Köksal Bayraktar, AİHM’in 10 Aralık tarihli kararının noter tasdikli Türkçe çevirisini mahkemeye sundu. Bayraktar, “AİHM tutuklama kararının ölçülü olmadığını, itham edilen suçun unsurlarının olmadığına dayandırıyor. Karar aynı zamanda itham edilen suçun kanıt ve delillerinin de olmadığını söylüyor. AİHM şu mantığı yürütüyor, TCK 312 unsurları olmadığına, suç işlenmediğine, kanıt ve delil olmadığına göre tutuklama olamaz diyor. AİHM’in bu çok önemli tarihsel ve mihenk taşı niteliğindeki kararı karşısında tutuklamanın hemen kaldırılmasını talep ediyoruz. Müvekkilimiz 1 kasım 2017’den bu yana, 24 ay 23 gündür tutuklu. Bu süre makul, ölçülü, orantılı değil. TCK 312’yi ihlal etmemiştir. Cebir, şiddet ve suç işleme kastı müvekkilimin hareketlerinde bulunmamıştır. Tanıklar da bunları söylemiştir. Nasıl AİHM bir haksızlık ve ihlali açıkça ortaya koymuş ve engellenmesi için tarihi kararı vermişse sayın ve adil Türk mahkemesinin de bu kararı vermesi haksızlığın önünde önemli bir tarihi karar olacaktır” dedi.
“Tanık beyanları tahliye kararına yeter”
Kavala’nın avukatlarından Deniz Tolga Aytöre, duruşmadan önce mahkeme başkanının Adalet Bakanlığı ile AİHM kararı kesinleşti mi kesinleşmedi mi diye yazışma yaptığını belirterek “Bu kararın kesinleşmesini beklemek Osman Kavala’nın 1 yıl süreyle daha yatması demek” ifadelerini kullandı. Avukat İlkan Koyuncu ise “AİHM 10 Aralık’ta karar vermese bile müvekkil bu duruşmada tahliye edilmeliydi. Bugün dinlenen iki tanığın beyanları bile tahliye kararına yeter. Adalet Bakanlığının AİHM kararına itiraz edip etmemesi siyasi bir karardır. Müvekkilin tahliyesi bu siyasi karara bağlanamaz. Derhal tahliye edilmelidir” dedi. Koyuncu ayrıca tanık Murat Pabuç’un mahkeme huzurunda ve sanıklar ile avukatların varlığında dinlenmesini talep etti.
Hazinenin müdahillik talebinin reddi istendi
Hükümet adına söz alan Hazine Avukatı Nesrin Oğuz Aktar katılma talebinin kabulünü istedi. Yiğit Aksakoğlu’nun avukatı Turgut Kazan katılma talebinin reddini istedi. Kazan, “Olayımızda kimlikleri belli failler üzerinden hakimiyet kurup onları araç gibi kullanarak müştekilere yönelik suçlar işlenmediğine göre TCK 312 yönünden davaya katılmaları kabul edilemez” dedi. Kavala’nın avukatı Köksal Bayraktar da “Özel suçlarda kişi doğrudan doğruya zarar gördüğü zaman müdahil olabilir. Müdahillik için fiil ile fail arasında bir nedensellik olması lazım. Hazine nerede burada?” diyerek müdahillik talebinin reddine karar verilmesini istedi.
Duruşma ertelendi
Beyanların tamamlanmasının ardından duruşmaya saat 12.36’da ara verildi. 15 dakikalık aranın ardından Kavala’nın tutukluluğuna ilişkin savcının beyanı soruldu. Savcı, suçun vasıf ve mahiyetinin göz önünde bulundurularak Kavala’nın tutukluluğunun devamını istedi.
Mahkeme ara kararında; Gezi Parkı eylemleri sırasında Eskişehir’de öldürülen Ali İsmail Korkmaz’ın ölümüne neden olan Mevlüt Saldoğan’ın da aralarında bulunduğu polislerin ve hazinenin katılma taleplerini kabul etti. Mahkeme, “hayati tehlikesi doğabileceği” gerekçesiyle emekli subay olan tanık Murat Pabuç’un 25 Aralık tarihinde Çağlayan’daki İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sanıklar ve avukatların yokluğunda dinlenilmesini kararlaştırdı.
Mahkeme, “Suçun vasfı, yöneltilen suçlamanın katalog suçlardan olması ve tutuklamanın ölçülü olması” gerekçeleriyle Kavala’nın tutukluluğuna devam kararı verdi. Celse arasında Adalet Bakanlığına yazdığı yazıyla, AİHM’in Kavala hakkında verdiği karara itiraz edilip edilmeyeceğini soran mahkeme, Bakanlıktan gelecek yanıtın beklenmesine karar vererek duruşmayı 28 Ocak tarihine erteledi.