Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
Etkin Haber Ajansı (ETHA) editörü Semiha Şahin, 13 Nisan 2018’de İstanbul’daki evine yapılan baskınla gözaltına alındı.
Şahin, altı günlük gözaltı süresinin ardından 19 Nisan 2018’de Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na çıkartıldı. Savcılık tarafından ifadesi alınmadan “terör örgütü üyeliği” ve “terör örgütü propagandası” suçlamalarıyla Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğine sevk edildi. Hakimlikteki sorgusunda, “Şu an karşınızda olmamızın nedeni önünüzdeki dosyada yazanlar değil, tüm baskılara rağmen muhalif gazetecilik pratiğinden geri durmamamdır. Editörlüğünü yapmaktan gurur duyduğum Etkin Haber Ajansı ilk kez böylesi baskılara maruz kalmıyor. Çalışanları çok defa gözaltına alındı, hala dört arkadaşımız tutuklu. Biz de tutuklanabiliriz ama iktidarın istediği gibi değil, muhalif gazetecilik yapmaya devam edeceğiz” diye ifade veren Şahin, tutuklanarak Bakırköy Cezaevi’ne gönderildi.
Şahin hakkındaki iddianame, 7 Mayıs 2018 tarihinde yazıldı. İddianamede Şahin’e, “Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak,” “Terör Örgütü Propagandası Yapmak” ve “2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa Muhalefet” suçlamaları yöneltildi. Şahin’in sosyal medya paylaşımları ve haber takibi için katıldığı bazı tören ve yürüyüşler iddianamede suçlamalara delil olarak gösterildi. İddianamede Şahin’in çalıştığı basın kuruluşu için ise şu ifadeler kullanıldı: “MLKP terör örgütünün fikir ve ideolojisi doğrultusunda yayın yapan Etkin Haber Ajansı tarafından yapılan eylem çağrısına uyarak…”
Semiha Şahin hakkındaki iddianameye bu bağlantıdan erişilebilir.
Tutuklandıktan beş ay sonra hâkim karşısına çıkan Şahin’in ilk duruşması 10 Eylül 2018’de İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Şahin savunmasında, haklarındaki “örgüt üyeliği” suçlamasının ETHA’da çalışmalarına dayandırıldığını belirterek, “Halkın haber alma özgürlüğü evrensel bir normdur. Ama ETHA yasa dışı gösteriliyor, çalışanları kriminalize ediliyor, haberler suç delili olarak sunuluyor. Bu nedenle bu davanın hukukî değil, siyasi olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı. Gözaltına alınma biçimlerinden tutuklanana kadar pek çok hukuk ihlâli yaşandığına dikkat çeken Şahin, “Adalet bu ülkenin en önemli talebi haline geldi. Hakkımdaki gözaltı kararı, gözaltına alınma biçimim, tutuklanmam adaletin ‘A’sını aratır nitelikteydi” dedi. Hakkındaki iddialara da değinen Şahin, Özel Harekât polislerinin de dâhil olduğu bir ev baskını sonucu gözaltına alınmalarını protesto etmek için emniyette yaptıkları açlık grevi eyleminin ve ETHA’nın gözaltına alınmalarına ilişkin haberinin de suç delili olarak dosyaya konduğunu söyledi. Şahin 7 binin üzerinde Twitter paylaşımından 3-4 tanesinin cımbızlanarak delil olarak sunulmasını da eleştirdi. “Bizler olağan şüpheli olarak görülüyoruz, zamanı gelince tutuklanıyoruz. Bu yaklaşımla adil bir yargılama nasıl mümkün olur?” sorusuyla savunmasını tamamlayan Şahin, tahliyesini talep etti. Savunmaların ardından tahliye taleplerinin değerlendirilmesi aşamasında duruşma salonundan çıkarılan basın çalışanları, karar açıklanırken mahkeme başkanının talimatıyla salona alınmadı. Basın mensupları, tutukluluğa devam kararını avukatlardan öğrendi.
Şahin’in ETHA muhabiri Pınar Gayıp ve iki diğer sanıkla birlikte yargılandığı davanın ikinci duruşması 5 Aralık 2018 tarihinde görüldü. Yargılandığı davayı gazeteciliğin kriminalize edilme çabası olarak değerlendiren Şahin, yaptığı haberler ve politik kimliği nedeniyle sekiz aydır tutuklu olduğunu hatırlattı. Tutukluluğunun devamının gazetecilik mesleğinin cezalandırılması olarak gördüğünü ifade eden Şahin, tahliyesini talep etti. Şahin’in avukatı Özcan Karakoç da müvekkilinin 2014, 2015, 2016 yıllarına ait dört adet Facebook paylaşımı ile iki adet Twitter paylaşımından suçlandığını anımsatarak, “Eğer suç unsuru varsa, neden daha önce soruşturma başlatılmamış?” diye sordu. Avukat Karakoç, delilden şüpheliye gitmek yerine şüpheliden delil yaratıldığını, tutukluluğun ağır bir tedbir kararı olduğunu ifade etti ve Şahin’in tahliyesini istedi. Şahin ve Gayıp’ın tutukluluğuna devam kararı veren mahkeme, dosyanın mütalaa için savcıya gönderilmesine karar verdi ve davayı 30 Ocak 2019 tarihine erteledi.
30 Ocak 2019 tarihli üçüncü duruşmada savcı, esas hakkındaki mütalaasını açıkladı. Savcı, Şahin’in “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası” suçlarından ayrı ayrı cezalandırılması ve tutukluluğunun devamını talep etti. Mütalaaya katılmadığını ifade eden Şahin, beraatini istedi. Şahin’in tutukluluğunun devamına karar veren mahkeme, esas hakkında mütalaaya karşı savunmaların hazırlanması için davanın 27 Mart 2019 tarihine bırakılmasına karar verdi.
27 Mart tarihli dördüncü duruşmada Şahin’in avukatı Özcan Karakoç savcının mütalaasının teknik açıdan kabul edilebilir olmadığını, henüz delil toplanmadığından dosyanın karar aşamasına gelmediğini ifade etti. Karakoç ayrıca tanık ifadelerinin de değerlendirilmediğinin altını çizdi. Dosyada Şahin’in dört adet Facebook paylaşımı ile iki adet Twitter paylaşımı bulunduğunu, ancak bu hesapların kamuya kapalı olduğunu belirten Karakoç, bu paylaşımların hukuka aykırı olarak elde edildiği takdirde delil olarak kullanılamayacaklarını vurguladı. Sosyal medya paylaşımları nedeniyle insanları bir yıl tutuklu bırakmanın hakkaniyetli olmadığını savunan Karakoç, Şahin’in tahliyesini talep etti. Şahin de siyasî konjonktür nedeniyle tutuklu bulunduğunu ifade ederek tahliyesini talep etti. Önceki duruşmada verdiği mütalaasını tekrarlayan duruşma savcısı ise Şahin’in tutukluluğunun devamını istedi. Savcı, soruşturmanın genişletilmesi taleplerinin ise reddini talep etti. Soruşturmanın genişletilmesine yönelik taleplerin “yargılamaya bir yenilik katmayacağından” reddine hükmeden mahkeme, Şahin’in tutukluluğuna devam kararı vererek davayı 13 Haziran’a erteledi.
Şahin'in P24'ün cezaevi koşulları anketine verdiği yanıtlara bu bağlantıdan erişilebilir.
Şahin ve Gayıp’ın “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası” suçlamalarıyla yargılandıkları davanın beşinci duruşması 13 Haziran 2019 günü İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşmaya Şahin ve Gayıp kelepçeli ve jandarma eşliğinde getirildi. Duruşmada söz alan Şahin, Yargı Reformu Stratejisi’ndeki uzun tutukluluk ve ifade özgürlüğüne dair düzenlemelere değinerek, “Biz yargılama boyunca uzun tutukluluğa ve ifade özgürlüğü kapsamında yargılandığımıza dikkat çekmiştik. Gazetecilik suç değildir ve suçlamalara konu haberlerim düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında yapılmıştır. Tahliyemi talep ederim” diye konuştu.
Şahin’in avukatı Özcan Karakoç ise “Hukuka aykırı başlayan soruşturma sürecinden hukuka aykırı kovuşturma evresine geldik. Yargılama sanık haklarını ihlâl ediyor. Deliller toplanamıyor. Toplanamayan delilleri tartışamıyoruz” diyerek müvekkilinin tahliyesini istedi.
Esas hakkındaki mütalaasını tekrarlayan savcı, öngörülen ceza miktarlarını göz önüne alarak Şahin ve Gayıp’ın tutukluluk hâllerinin devamını istedi.
Mahkeme, delil durumunu, yargılamanın geldiği aşamayı ve tutuklulukta geçirdikleri süreyi dikkate alarak, Şahin ve Gayıp’ın ev hapsi tedbiriyle tahliye edilmelerine karar verdi. Davanın bir sonraki duruşması 15 Ekim 2019 tarihinde görülecek.
Şahin ve Gayıp, 13 Haziran 2019 tarihinde Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi'nden tahliye edilerek ev hapsine konuldu.