Expression Interrupted

Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.

UZMAN GÖRÜŞÜ | Ahmet Kanbal hakkında açılan "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" davası

UZMAN GÖRÜŞÜ | Ahmet Kanbal hakkında açılan

Avukat Benan Molu tarafından hazırlanan uzman görüşünde gazeteci Ahmet Kanbal hakkında açılan dava uluslararası hukuk ve Avrupa insan hakları hukuku ilkeleri çerçevesinde inceleniyor

Punto24 Bağımsız Gazetecilik Derneği (P24), gazeteci Ahmet Kanbal’ın bir sosyal medyada paylaşımı nedeniyle Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 217/A maddesinde düzenlenen “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla yargılandığı davaya ilişkin bir uzman görüşü hazırladı. 

Avrupa insan hakları hukuku ve Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine bireysel başvuru hukuku üzerine uzmanlaşmış, İstanbul 1 Numaralı Barosu’na kayıtlı avukat Benan Molu tarafından kaleme alınan uzman görüşü, Ahmet Kanbal’ın avukatı Erdal Kuzu’nun talebi üzerine hazırlandı.

Uzman görüşünün tam metnine buradan ulaşılabilir.

Kanbal hakkında, 14 Mayıs seçimleri sırasında Mardin’de kaybolan 1363 No’lu sandık ve sandık başkanına ilişkin sosyal medya paylaşımı nedeniyle açılan soruşturma kapsamında 31 Mayıs 2023 tarihinde iddianame düzenlenmişti. İddianame, Mardin 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmişti.

Kanbal’ın 13 Aralık 2023 tarihinde görülen ikinci duruşmasında Avukat Erdal Kuzu tarafından mahkemeye sunulan uzman görüşü, Kanbal’a yöneltilen suçlamayı ifade ve basın özgürlüğü hakkını düzenleyen ve uluslararası hukuk gereği Türkiye için de bağlayıcı olan, başta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları olmak üzere uluslararası hukuk ve Avrupa insan hakları hukuku çerçevesinde inceliyor.

Kanbal hakkında, 14 Mayıs seçimleri sırasında Mardin’de kaybolan 1363 No’lu sandık ve sandık başkanına ilişkin sosyal medya paylaşımı gerekçe gösterildi. Söz konusu soruşturma kapsamında hazırlanan iddianame Mardin 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.

Kanbal’a bir gazeteci olarak attığı tweet sebebiyle dava açılmasını ve hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası istenmesinin ifade ve basın özgürlüğüne yönelik bir müdahale olduğununun değerlendirdirildiği uzman görüşünde, “Kanbal tarafından atılan tweet bakımından, Kanbal’ın kötü niyet ile hareket ettiğini ya da topluma ulaşması için kendisini zorunlu hissettiği konular dışında herhangi bir amaç güttüğünü gösterecek bir bulgu bulunmadığı sürece, burada baskın olan meşru amaç gazetecilik faaliyeti kapsamında kalan kamu yararıdır” ifadesine yer veriliyor.  

Uzman görüşünde, gazetecilerin ifade ve basın özgürlüğü kullanımını hedef alan çeşitli müdahalelerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 10. maddesi ile bağlantılı olarak 18. maddesini ihlal edebileceği yorumuna yer veriliyor. 

TCK’nin 217/A maddesinin, gazetecilere karşı sıklıkla kullanılmaya başlandığının vurgulandığı uzman görüşünde şu ifadeler yer alıyor:

“TCK’nin 217/A maddesi altında bu suçun oluşabilmesi için, kişilerin gerçeğe aykırı bir bilgi yayması ve bunu halkı endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde yayması gerekmektedir. Mardin’de 1363 numaralı sandığın kaybolduğu iddiası Kanbal’a ait değildir. Kanbal, ifadesinde de belirttiği üzere, bu bilgiyi Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi üyesi sandık kurulu üyelerinden almıştır ve bu konuda Artuklu İlçe Seçim Kurulu Başkanlığına yapılan bir başvuru ve itirazlar olduğunu ileri sürmüştür. Bilgi kendisine iletildiğinde haberi teyit etmek için İlçe Seçim Kurulunu arayıp teyit etmek istemiş, kendisine bu konuda başvurular olduğu bilgisi verilmiştir.

“AİHM, açıkça şiddet çağrısı ya da nefret söylemi içermediği sürece, sonunda beraat etseler dahi, gazetecilerin haklarında açılan çok sayıda davayla ve uzun yıllar boyunca ceza tehdidi altında yaşamalarının oto-sansüre ve bir çeşit tacize neden olacağını, böylece kamusal tartışmaların yürütülmesi üzerinde caydırıcı bir etki doğuracağını söyleyerek, ifade ve basın özgürlüğünün kullanımı nedeniyle açılan davalarda TCK ve TMK’nin içerik ve bağlam bakımından hiçbir inceleme yapılmadan otomatik olarak kullanılmasını ifade özgürlüğüne aykırı bulmaktadır. Dahası, soruşturmaların sayısı ve yargılamaların süresi dikkate alındığında bu durum bir tür taciz olarak kabul edilmektedir.”

Davanın 13 Aralık 2023 günü görülen ikinci duruşmasının sonunda hükmünü açıklayan Mardin 1. Asliye Ceza Mahkemesi, atılı suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle Ahmet Kanbal’ın beraatına karar verdi. P24 tarafından takip edilen duruşma ile ilgili ayrıntılı bilgiye bu haberden ulaşılabilir.

Yukarı