Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
Mahkeme İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay’ın tutukluluğuna karar verdi. Davanın bir sonraki duruşması 16 Mart’ta
Cumhuriyet gazetesi davasının 9 Mart’ta Silivri Adliyesi’nde görülen altıncı duruşmasında mahkeme tutuklu üç gazeteci sanıktan Cumhuriyet genel yayın yönetmeni Murat Sabuncu ve muhabir Ahmet Şık’ın tahliyesine karar verdi. Mahkeme, İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay’ın tutukluluk hâlinin ise devamına hükmetti.
Davayı gören İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi ara kararında dava dosyasının esas hakkında mütalaa için savcıya gönderileceğini açıkladı. Davanın savcının mütalaasını açıklamasının beklendiği bir sonraki duruşması ise 16 Mart’ta yine Silivri Adliyesi’nde görülecek. Mahkeme ara kararında ayrıca davanın yurt dışında bulunan sanıkları Can Dündar ve İlhan Tanır hakkındaki yakalama kararıyla ilgili infazın beklenmesi yönünde hüküm verdi.
Sabuncu ve Şık, karar sonrası yapılan işlemlerin ardından, Silivri Cezaevi’nin kapısı yerine cezaevine birkaç kilometre uzaklıkta bulunan bir dinlenme tesisine götürülerek serbest bırakıldı. Tahliyelerinin ardından her iki gazeteci de halen tutuklu ve hükümlü olan diğer gazeteciler ve düşünce mahkûmları için dayanışmanın devamı çağrısında bulundu.
Murat Sabuncu: Cezaevinde sadece biz yoktuk
Bağımsız gazetecilik yapmaya devam edeceklerini söyleyen Sabuncu, “Düşünce ve fikir özgürlüğü yüzünden cezaevinde sadece biz yoktuk. Hâlâ gazeteciler, avukatlar, milletvekilleri, hak savunucuları cezaevinde. Biz dışarı çıktık diye Türkiye'nin problemleri düzelmedi. Bizim gazete olarak gazeteciler olarak görevimiz bu hak mücadelesinde daha evvel yaptığımız gibi korkusuzca bu işi yapmaya devam etmek. Herkes şunu unutmasın, biz dışarıdaysak dayanışma sayesinde dışarıdayız” diye konuştu.
10 Mart’ın mahkemenin tutukluluğunun devamına karar verdiği Akın Atalay’ın da doğum günü olduğunu belirten Sabuncu, sözlerine şöyle devam etti: “İçeride arkadaşımız Akın Atalay’ı bıraktık. Akın Atalay, Cumhuriyet gazetesi bağımsız bir şekilde gazetecilik yapsın diye yıllardır emek veren bir arkadaşımız. Umuyorum en kısa zamanda onu da yanımıza alacağız. Bugün bu saatler 10 Mart, Akın Atalay’ın doğum günü. En kısa zamanda onu da yanımıza alıp, bağımsız gazetecilik hedefimize olduğunca devam etmek istiyoruz."
Ahmet Şık ise yaptığı açıklamada insanların tahliye oldukları için sevinçli yerine öfkeli olmalarını tercih ettiğini söyledi. Şık, “Şunun altını net bir şekilde çizmek gerek, ben sevinmiyorum. Akın Atalay son tutuklu olarak içerideyken sizlerin de sevinmesini istemiyorum. Öfkeli olmanızı tercih ediyorum. Çünkü öfke bizi ayakta tutuyor. Ben altı yıl önce yine bir Mart ayında buradan çıktım, yine bir Mart ayında tahliye oldum. O günden bugüne değişen tek şey, faşizmin sahibinin ortaklarının birinin eksilmesidir. Bu ülkede sevineceğimiz gün gelecek. Çünkü bu mafya saltanatı bir gün bitecek. Bu mafya saltanatı hak ettiği yere gidecek işte biz o zaman sevineceğiz" dedi.
Tanık sıfatıyla dinlenen Faraç’a avukatlardan tepki
Duruşmada Aydınlık gazetesi yazarı Mehmet Faraç, Cumhuriyet eski yazarı Leyla Tavşanoğlu, Cumhuriyet Vakfı eski Başkan Vekili Alev Coşkun’un avukatı ve Aydınlık yazarı Namık Kemal Boya savcılık tanıkları olarak, deneyimli gazeteci ve CHP eski Genel Başkanı Altan Öymen ve DİSK sendikasının Genel Başkanı Kani Beko ise savunmanın tanıkları olarak dinlenildi.
Faraç mahkemeye ifadesinde Cumhuriyet gazetesinin yönetimine hitaben “İlhan Selçuk'u cemaat öldürdü. Cumhuriyet gazetesi Fetullahçıların içine girdi örgütlendi diyemem. Ancak kol kola girdiklerini gördüm. Zaman Gazetesi'nin basın özgürlüğünü savunan zihniyet benim 'Kubilay' başlıklı yazımı sansürledi” ifadelerini kullandı. Faraç’ın bu sözleri Cumhuriyet gazetesinin avukatları tarafından büyük tepki gördü. Cumhuriyet gazetesinin avukatlarından Fikret İlkiz, Faraç’ın bu sözlerine karşılık “Faraç 'Kubilay yazım nedeniyle beni attılar' diyor. Cumhuriyet'te çalışmasına son verilmesinin nedeni yazısı değil, bir kadın muhabiri saçından sürüklemesidir” diye konuştu.
Avukatlar ayrıca Faraç’a, Cumhuriyet’in Gülen hareketiyle yakınlaştığına dair gerekçe olarak gösterdiği ‘Fakirhanemi Malikane diye gösterdiler’ haberinde “Fethullah Gülen’i ziyaret eden siyasetçi kimdi” diye sordu. Faraç bu soruyu yanıtsız bırakırken, aynı sorunun yöneltildiği Namık Kemal Boya da haberi hatırlamadığını söyledi. Bunun üzerine avukat Tora Pekin söz konusu siyasetçinin Enerji Bakanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak olduğunu belirtti.
Duruşmada söz alan Altan Öymen ise, avukat Bahri Belen’in “Cemaate yakın bir haber içerik olduğuna dair bir izleniminiz oldu mu? Bunu utanarak soruyorum ama” sorusunu “Öyle bir kanaatim yok” diye yanıtladı.
Kani Beko da, bir okuyucu olarak gazetenin yayın politikasında herhangi bir değişiklik, “sapma” sezmediğini belirterek “FETÖ’yü öven bir gazete DİSK’in kapısından bile giremez” ifadesini kullandı.
Beko “Biz Cumhuriyet ile ilgili böyle bir şey duymadık bilmiyoruz. Cumhuriyet bu ilkeleri savunduğu müddetçe biz de Cumhuriyet’i savunmaya devam edeceğiz” dedi.
Tanıkların dinlenmesinin ardından Mahkeme Başkanı yargılamanın geldiği aşamada “toplanacak daha fazla delil kalmadığını” söyleyerek tanıkların dinlenme safhasında sona gelindiğini belirtti. Mahkeme Başkanı, Cumhuriyet avukatlarının “AİHM kararlarının iddianameye konmasına rağmen bağlamından koparıldıkları için” eski AİHM yargıcı Rıza Türmen’in tanık olarak dinlenilmesini talebiyle ilgili “Rıza Türmen’den vazgeçilmesi bizim için rahatlatıcı olur. Böylece biz de adli tıptaki bilgileri davayı uzatıcı aşama olarak görmeyiz. Artık bir sonraki aşamaya ilerlememiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Heyet başkanı ayrıca Anayasa Mahkemesi’nin gazeteci Mehmet Altan ve Şahin Alpay hakkında hak ihlali kararların dosyaya eklenmesini “bağlayıcı olmadığı” gerekçesiyle reddetti. Avukat Fikret İlkiz ise “Bu dava mahkemelerin gereksiz işgalidir. Burada bulunmamızın tek nedeni Alev Coşkun'un vakıf seçimlerinde seçilememiş olmasıdır” ifadelerini kullandı.
10 Cumhuriyet çalışanı tahliye edilmişti
Cumhuriyet gazetesinin 18 çalışanının yargılandığı toplam 20 sanıklı davada daha önceki duruşmalarda gazetenin yayın danışmanı ve yazar köşe yazarı Kadri Gürsel, okur temsilcisi Güray Öz, çizer Musa Kart, yazar Hakan Kara, gazetenin avukatları Bülent Utku ve Mustafa Kemal Güngör, Cumhuriyet Vakfı yöneticilerinden Önder Çelik ve Cumhuriyet Kitap Eki Yayın Yönetmeni Turhan Günay, daha önceki duruşmalarda tahliye edilmişti. ByLock kullanmakla suçlanan muhasebe çalışanı Emre İper ise “Mor Beyin” isimli yazılım nedeniyle telefonlarında ByLock indirildiği sanılan 11 bin 480 kişilik listede yer alması üzerine serbest bırakılmıştı.
Yazarlar Aydın Engin, Hikmet Çetinkaya, Orhan Erinç, muhasebe müdürü Günseli Özaltay, eski muhasebe müdürü Bülent Yener ise tutuksuz yargılanıyor. Gazetenin eski genel yayın yönetmeni Can Dündar ile Ahval editörü İlhan Tanır yurt dışında bulunuyor. Davanın son sanığı, sosyal medyada “Jeansbiri” adlı hesabın sahibi olduğu iddia edilen Ahmet Kemal Aydoğdu’nun da dosyası Cumhuriyet davasıyla birleştirilmişti. 9 Mart’taki duruşmada Aydoğdu’nun tutukluluk halinin sürmesine karar verildi.