Expression Interrupted

Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.

Gezi davasında beraat eden Osman Kavala hakkında yeni gözaltı kararı

Gezi davasında beraat eden Osman Kavala hakkında yeni gözaltı kararı

Gezi davasının 18 Şubat günü görülen altıncı duruşmasında aralarında 2 yıl 3 aydır tutuklu bulunan Osman Kavala’nın da bulunduğu 9 sanık hakkında beraat kararı verildi, 7 sanığın dosyası ayrıldı

CANSU PİŞKİN, İSTANBUL

Gezi davası kapsamında 2 yıl 3 aydır tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala hakkında davanın 18 Şubat 2020 tarihinde görülen karar duruşmasında verilen beraat kararından saatler sonra yeni bir gözaltı kararı çıkarıldı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Kavala hakkındaki gözaltı kararının, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin yürütülen bir soruşturma kapsamında TCK 309. maddesi uyarınca “Anayasal düzeni bozmaya teşebbüs” suçundan çıkarıldığını bildirdi.

Gezi davası kapsamında tahliyesine hükmedilen Kavala, cezaevi çıkışında gözaltına alınarak Vatan Caddesi’ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü.

Kavala’nın da aralarında bulunduğu 16 kişinin “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılandığı Gezi davasında altıncı duruşma 18 Şubat günü İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi yerleşkesindeki duruşma salonunda görüldü. Duruşma sonunda hükmünü açıklayan mahkeme, Kavala ile birlikte sekiz diğer sanığın tüm suçlamalardan beraatine hükmederek Kavala’nın tahliyesine karar verdi.

Kavala ile birlikte Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman, Can Atalay, Çiğdem Mater Utku, Ali Hakan Altınay, Yiğit Ali Ekmekçi, Mine Özerden ve Yiğit Aksakoğlu’nun tüm suçlardan beraatine hükmeden mahkeme, yurtdışında oldukları için savunmaları alınamayan sanıklar Can Dündar, Memet Ali Alabora, Pınar Alabora, İnanç Ekmekçi, Hanzade Germiyanoğlu, Handan Meltem Arıkan ve Gökçe Yılmaz’ın ise dosyalarının ayrılmasına ve haklarındaki yargılamanın başka bir esas numarası üzerinden devam etmesine karar verdi. Yurtdışındaki sanıklar hakkındaki yakalama kararını mevcut dosya üzerinden kaldıran mahkeme, açılan yeni dosya numarası üzerinden savunmalarının alınması için her sanık için ayrı ayrı yakalama kararı çıkardı.

Savcı soruşturmanın genişletilmesi taleplerinin reddini istedi

P24’ün takip ettiği duruşmada tutuklu sanık Osman Kavala, tutuksuz sanıklar Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi ve Ali Hakan Altınay ile avukatları hazır bulundu. Duruşmadan 12 gün önce mütalaanın sunulması sebebiyle davadan karar çıkacağını öngören çok sayıda kişi, Silivri Cezaevi Kampüsü’ndeki duruşma salonunu doldurdu. 6 Şubat tarihli mütalaada savcı, Kavala, Yapıcı ve Aksakoğlu’nun ağırlaştırılmış müebbet hapisle, Mater, Altınay, Özerden, Atalay, Kahraman ve Ekmekçi’nin ise 20 yıla kadar hapisle cezalandırılmalarını talep etmişti.

Mahkeme başkanı Galip Mehmet Perk, sanık avukatlarının celse arasında soruşturmanın genişletilmesi talebiyle dilekçe verdiklerini söyledi. Daha sonra söz alan savcı, “Yargılamanın uzatılmasına dönük taleplerin reddedilmesini talep olunur” diyerek mütalaanın özetini okudu.

Yiğit Aksakoğlu’nun avukatı Turgut Kazan, ceza yargılamasının söze dayalı olduğunu belirterek mahkemeye 10 dilekçe verdiğini ve bu dilekçelerdeki her isteğin adil yargılama kapsamında dikkate alınması gerektiğini söyledi. Kazan iddia makamının yasal anlamda görevini yapmadığını ifade etti. Mehmet Ali Alabora’nın avukatı Kaan Karcılıoğlu, iddianamede çözümü bulunan tapelerin orijinallerinin taraflarına verilmesini istedi. Can Atalay ve Tayfun Kahraman’ın avukatı Evren İşler, Çiğdem Mater’in avukatı Hürrem Sönmez ile İnanç Ekmekçi avukatı Aynur Tuncel Yazgan tanık dinletilmesini talep etti.

“Hepimiz bu Papuç’un altında kalırız”

Bir kısım sanık avukatı Bahri Belen, “Yargılamanın bu aşamasında yerine getirilmesi, tamamlanması ve yargılama faaliyetinin tamamlanabilmesi için ceza muhakemeleri normlarına uygun bir süreç izlenmelidir. Bu kurallara uyularak ceza muhakemesi sürecinin tamamlanması gerekir” dedi. Mahkeme başkanı, “Talebinizi alalım sabahtan beri uzatıyorsunuz” diyerek araya girdi. Av. Belen şöyle devam etti: “Yargılama faaliyeti sırasında siz de biz de yanlış yapmayalım diye bunları söylemek zorundayım. Savcılık makamı iddialarını iddianame ve eklerinde söyledi. Siz de bu iddianame ve delillere göre sanıkların ilk sorgularını aldınız. Peki sonrasında siz sanıkların delillerini değerlendirdiniz mi? Siz bu kurallara uymadığınız için adil bir yargılama yapıldığından söz edemeyiz. CMK 217. maddeye göre mahkeme, kanuna uygun elde edilmiş ve önüne getirilmiş ve tartışılmış delillerle hüküm kurar der. Dosyada iddia makamının tanıkları dinlendi. Fakat bizim tanıklarımız dinlenmedi. Bu tahkikat aşaması henüz davamızda tamamlanmamıştır. Usule aykırı dinlenen bir tanık var, Murat Papuç. Yasanın emrettiği diğer tanıklar dinlenmedi, dosyada sunduğumuz belgeler okunmadı. Murat Papuç’un getirdiği gaz maskesi delil sayıldı fakat buraya getirilmedi. Peki bu maskeyi kim kullandı? Bu maskenin buraya getirilip sanıklara, bu maske senin miydi, sen mi taktın diye sorulmalıydı. Sorulmadı. Eğer bu Papuç ve maskeyle Gezi olayını yargılamak istiyorsanız bu dosya, bu mahkemenin yargıçları ve biz avukatlar bu Papuç’un altında kalırız. Savunmanın delillerini lütfen toplayınız. Bu talepler Gezi olaylarını bir Papuç’un altında kalmaktan kurtaracaktır. Bu sizin tarihi görevinizdir.

Belen, avukatların taleplerini duruşmayı uzatmaya dönük olarak değerlendiren iddia makamını da eleştirdi: “Siz neyi biliyorsunuz da böyle diyorsunuz sayın iddia makamı? Gezi olayını bilen Ali Galip Yıldız’ın tanık olarak dinlenmesini istiyorum. Bu tanık davadaki sanıklardan herhangi birinin çağrısı ya da talebiyle değil kendi başına Gezi’ye katılarak orada mücadele etmiştir. Yangından mal kaçırır gibi yapmayıp ceza muhakemesi kanununa uygun bir yargılama yapacaksanız bu tanıkları dinleyin. İşte o zaman Gezi eylemleri Türkiye’yi aydınlatacaktır.”

“Yargılamayı için değil katkı sağlamak için”

Mine Özerden’in avukatı Tuğçe Duygu Köksal da dosyadaki delillerin tartışılmasını istedi. Av. Köksal, “Önümde 3 dilekçem var bu dilekçelerden ikisini daha ilk duruşmaya çıkmadan mahkemeye verdim. Biz de yargılamaya katkıda bulunmak istediğimizden araştırılmasını istediğimiz hususlara yönelik talepte bulunduk. Savcının dediği gibi yargılamayı uzatmaya matuf bir talepte bulunamam çünkü daha ilk duruşmaya çıkmadan bu dilekçeleri verdim. Yargılamayı uzatmaya değil katkı sağlamak için talepte bulundum” dedi. Av. Köksal, esasa ilişkin savunma için mahkemeden süre istedi.

Yiğit Aksakoğlu avukatı Turgut Kazan, salonun dışından duruşmaya giremeyen avukatlar olduğunu söyledi. Mahkeme başkanı Perk, “Aldırdık. Ayrıca avukatlar duruşmayı izlemek istiyorsa buradaki meraklı seyircilerle yer değiştirsinler” dedi. Mahkeme başkanının bu sözleri salonda tepki ile karşılanınca başkan “Duyarlı olarak değiştirelim” ifadesini kullandı.

“Mütalaa iddianamedeki yanlışı tekrarlıyor”

Av. Kazan, mütalaanın özensizce hazırlandığını ve müvekkili Yiğit Aksakoğlu’nun çalıştığı yerin bile yanlış yazıldığını söyledi: “Oysa müvekkilim polis ifadesinde 2008’e kadar Bilgi Üniversitesi’nde çalıştım diye belirtmişti. Müvekkilin duruşmalarda nerede çalıştığını anlatan o ayrıntılar bile dinlenmiyor. Mütalaa da iddianamedeki yanlışı tekrarlıyor.”

Av. Kazan ve Av. Aslı Kazan yargılamanın başından bu yana mahkemeye sundukları 10 dilekçeyi özetledi. Av. Aslı Kazan, “Dosyadaki FETÖ’cülerin bıraktığı evraklar yok edilmiş ama biz onları buluyoruz. Yiğit Aksakoğlu ile ilgili tam 8 adet dinleme kararı verilmiş. Bu dinleme kararlarını veren mahkemelerin zabıt katiplerinin dinlenmesini istiyoruz. Çünkü bu dinleme kararını veren mahkemelerin hakimleri şu anda FETÖ üyeliğinden yargılanıyorlar ve bu nedenle bu deliller hukuka aykırıdır. Mahkemelerin katipleri dinlenince durum anlaşılacaktır” dedi. Aksakoğlu’nun avukatı Serdar Laçin de “Gözaltı işlemi sırasında müvekkilin telefonuna el konulmuş ancak bu telefon üzerinde henüz herhangi bir inceleme yapılmamıştır. Savcılığın mütalaasını bu işlem yapılmadan vermesi de büyük bir eksikliktir” diye konuştu.

Osman Kavala’nın avukatı İlkan Koyuncu, delillerin toplanması ve tartışılması gerekirken bu aşamanın gerçekleşmediğini ifade etti. Koyuncu, “Daha tanık beyanlarına ilişkin diyeceklerimiz bile sorulmadı. Mahkemenizden iki celse gerideyiz çünkü bizi iki duruşmaya almadınız. Tanık Murat Papuç’un soyadının Papuç mu Eren mi olduğu bile belli değil. Bu netleştirilmeli ve tanık bizim de huzurumuzda dinlenmelidir” dedi. AİHM kararının kesinleşip kesinleşmediğine dair önceki celselerde Adalet Bakanlığı’na yazılan yazıya gelen cevapta “AİHM kararı kesinleşmemiştir” diye bir ifade kullanılmadığını söyleyen Koyuncu, Bakanlığa yazı yazarak bu hususun netleştirilmesini talep etti.

“Hukuka aykırı deliller kovuşturmaya dayanak yapıldı”

Yiğit Ali Ekmekçi’nin avukatı Emel Ataktürk ise şöyle konuştu: “Yargılama boyunca ortaya konulup tartışılmayan delillerin hükme esas alınması söz konusu olamaz. Mahkemenin tutumu yargılamanın hızla karara götürüldüğüne dönük bir endişe yaratmaktadır. Müvekkilime iki suçlama yöneltiliyor. İlki ithal edilen biber gazının ülkeye girmesini engellemeye çalışmak ve Avrupa kamuoyunda bunu gündeme getirmek. Bunların her ikisi de suç değil.  Müvekkil hakkındaki deliller de hukuka aykırı olarak elde edilmiştir. 17/25 Aralık soruşturmasında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi Yargıtay Ceza Genel Kurulunun kararı dayanak yapılarak. Hukuka aykırı delillere dayanılarak bir kovuşturma açılamayacağına ilişkin bu tespit bu dosyada dikkate alınmamıştır. Yargıtay kararı yok sayılmış ve hukuka aykırı deliller kovuşturmaya dayanak oluşturmuştur.” Ataktürk, soruşturmanın genişletilmesi taleplerinin değerlendirilmesini talep etti.

 

“Mütalaanın fikirsel alt yapısı Zaman gazetesinden”

Ali Hakan Altıny’ın avukatı Tora Pekin de soruşturmanın genişletilmesi talebinde bulundu. Av. Pekin, “Savunmanın taleplerinin davayı uzatma çabası denilerek reddedildiğini görüyoruz. Bugüne kadar ne sanıklar ne avukatlar fazladan bir kelime etmedi bu mahkemede. Tam tersine bu mahkemede bir davayı kısaltma çabası söz konusu. Delillerin tartışılmaması bunun kanıtı. Esas hakkındaki mütalaada çok enteresan bir ayrıntı var. Mütalaada Amerikan Arabeski isimli bir kitaptan alıntı yapılıyor. Savcının Fransızcası var mı bu kitabı okumuş mudur bilmiyorum ama bunu onun yazmadığını biliyorum. Savcı bu bölümü KHK ile kapatılan Zaman gazetesinin köşe yazarı Kerim Balcı’nın 7 Haziran 2013 tarihli yazısından almış. Mütalaanın fikirsel alt yapısı da oradan alınmış” dedi.

Mahkeme avukatların taleplerini yargılamaya katkı sağlamayacağı gerekçesiyle reddetti.

“Mahkeme AİHM kararını geciktirme gayretinde”

Tutuklu sanık Osman Kavala esasa ilişkin savunmasını delillerin incelenmesi ve tanık dinlenmesinin ardından vereceğini söyledi. Tutukluluğuna ilişkin beyanda bulunan Kavala şöyle konuştu: “AİHM kişiyi özgürlüğünden mahrum bırakacak şüphenin nesnel bulguları olması gerektiğini vurgulamaktadır. AYM Başkanı Zühtü Arslan da karşı oyunda buna dikkat çekmiştir. AİHM iddia makamının ve mahkemenin suç ile sanık arasındaki bağlantıyı nesnel bir gözlemci olarak ele alması gerektiğini söylüyor.  AİHM nesnel bir gözlemci olduğundan tespitleri dikkate alınmalıdır. İddia makamı Gezi olaylarına katılanların iradelerini hiçe sayarak bu komplo teorisini ortaya koymuştur. İddia makamı komplo teorisini nesnel bir olguya dayandırmamaktadır. İddianamede anlam yüklemeleri ve anlam tahribatları vardır. İddianamedeki hiçbir olgu ve olayla suç sayılan eylemlerle doğrudan bağlantı kurulamamıştır. Subjektif değerlendirmeler vardır. Delil vasfı taşımayan bilgi ve bulguların arttırılması onları delil haline getirmez. Mahkemenizin AİHM kararının gereğinin yapılmasını geciktirme gayreti içerisinde. Usul kurallarına uyulmasının yanı sıra temel hukuk normlarına da uyulması gerekmektedir. Mahkemenizin tarafsız bir gözlemci olarak davaya bakmasını talep ediyorum.”

 “Yıllardır aynı savunmayı tekrar ediyorum”

Mücella Yapıcı ise savunmasında şu ifadeleri kullandı: “Savunma yapmayacağım çünkü savunmamı beraat ettiğim mahkemede yaptım. O mahkemedeki savunmamı da burada sundum. Kendim için değil diğer arkadaşlarım için süre talep ediyorum. İstanbul 30. Asliye Ceza Mahkemesinin kararı hakkımdaki ilk karardır. 1 Haziran 2015’te verilen kesinleşme şerhine göre toplantı ve gösteri yürüyüşüne silahsız katılma, suç işlemek için örgüt kurma, yönetme suçlarından beraat ettim. Bu davanın iddianamesi beraat ettiğim davanın fezlekelerine ve hukuksuz dinlemelerine dayanmaktadır. İşte İstanbul 30 Asliye Ceza Mahkemesinin gerekçeli kararıdır benim savunmam. Üzerime atfedilen suçlamaları işlediğime dair herhangi bir emare olmaksızın sadece suçluyor savcılık. İlk iddianamenin tekrarı niteliğindeki mütalaaya karşı savunmamı soruyorsunuz. Ne değişti? İlk savunmamdan sonra, mahkemenizdeki savunmalarımdan sonra mütalaa iddianamenin tekrarı niteliğinde. Ben yıllardır yargılanıyorum. Yargıçlar değişiyor ama ben yıllardır aynı savunmayı tekrar ediyorum. Gezi toplumun yüz akıdır. Yargılanamaz.Yönlendiricisi, örgütü yoktur. Ben sözlerimi canlarını kaybeden 8 çocuğu ve göz nurunu kaybedenleri selamlayarak sonlandırıyorum.”

“Tanığın dinlendiği duruşmanın çözümleri hala bize ulaştırılmadı”

Sanıklardan Mine Özerden ise “Akıl mantık dışı iddialar sözde uzman bir tanığa dayandırıldı. Akıl sağlığı olmayan kendi tarafından beyan edilen bu sözde uzman tanık, avukatlarımızın ve bizim yokluğumuzda dinlendi. Tanığın dinlendiği duruşmanın çözümleri hala bize ulaştırılmadı. Dava sürecinde mahkeme heyeti değişti. İlk heyet kısmen de olsa meslek onurunu korudu bence. 31 Aralık 1019 günü heyetin reddini istedim. Duruşma sırasında genç bir hakim arkadaşın bakışlarını üzerimde hissettim bana bir pisliğe bakar gibi bakıyordu. Ne anlatılıyorlar bu arkadaşlara ya da ne duyuyorlar? Henüz sanığız burada daha hakkımızda hüküm yok hakkımızda nasıl olur da böyle bakabiliyor bana diye düşündüm. Bu heyeti reddetme gerekçemdi” dedi.

“Zaman gazetesinin zihniyetiyle bizi suçlayamazsınız”

Daha sonra söz alan Can Atalay ise şöyle konuştu: “Ceza muhakemesi kanunuyla bir bağınız kalmadığı kanaatindeyim bu nedenle soruşturmanın genişletilmesi talebim yok. Kokmaz bulaşmaz bir hayat yaşadığımdan eminim. Çok az sevenim bol da sevmeyenim vardır. Sizin ve savcı beyin bizi sevmesini istemiyorum. Esas hakkındaki mütalaa AKP seçkinleriyle FETÖ’cü çetenin son ortaklığının belgesidir. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı bu toprakların üzerinden çıkarılan en ak parçayı bir uluslararası komplo olarak nitelemeye çalışıyor. Emperyalizme uşaklık edenler bize akıl öğretemez, Gezi’ye çıkmış milyonlarca insana hakaret edemezler. Mütalaa 11 Şubat’ta bana tebliğ edildi. Tam 7 gün sonra da heyetiniz bana savunma yap diyor. Siz bizim teslim olmamızı istiyorsunuz. Bu dosyada tutuklu var o yüzden hızlandınız muhtemelen. Bu kişi 2 yılı aşkın süredir tutuklu ama siz iddianameyi tebliğ ettikten 4 ay sonra duruşmaya başladınız. Zaman gazetesinin zihniyetiyle bizi suçlayamazsınız. Fon kullanmanın suçla ilgisi yoktur. Gezi direnişini fonla fonculukla karalayamazsınız. Buna kimsenin gücü yetmez. Neden mi? 15 Temmuz’da bir Fetullahçı daire başkanının yazısıyla başlıyor soruşturmanız. Bütün kararları onlar veriyor ve siz bunları kıymetlendirerek iddianame hazırlıyorsunuz. Kim yazıyor bu iddianameyi? Savcı beyin yazmadığı açık. Murat Papuç’un ifadesinin tam kaydı ne mahkemenizde ne de savcılıkta var. Bu ifadenin mahkemede ve savcılıkta olmaması bu iddianame ve mütalaayı polis içerisinde örgütlü bir grup yaptığı anlamına geliyor. Savcı bey vebal altına giriyor. OTPOR’la alakayı bizde aramayın. Dönemin başbakanı bugünün Cumhurbaşkanı Erdoğan Rabia işareti Arap Baharı sırasında Mısır’dan gelir. Erdoğan bunu Mısır’dan aldı hala da kullanıyor ve ona yöneltilmeyen suçlama bize yöneltiliyor. Biz gaz maskesi dağıtmadık. Gaz maskelerini insanların kendi sağlıklarını ve can güvenliklerini korumak için kullanabileceklerine ilişkin mahkeme kararları var. Gezi direnişine darbe girişimi derseniz bütün darbecilerin işini kolaylaştırmış olursunuz. Belki de niyetiniz odur. Ali İsmail Korkmaz’in katili Mevlüt Saldoğan’ın katılma isteminin kabul kararını okuyunca önüne gelen tomar şeklindeki kağıtları onaylarken arada kaynamıştır dedim. Geçen duruşma kanım dondu ayağının yaralanması sonucu katılma talebinden rücu edilmesi yönündeki talepleri reddettiğinizde. Bir mimar Mücella Yapıcı, bir şehir plancısı Tayfun Kahraman ve bir avukat olarak biz üzerimize düşeni yaptık. Durdurma davası açtık. Dönemin İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş bir anda kaçak inşaata girişti. İtiraz büyüdü, şiddet büyüdü. 31 Mayıs 2013’te Taksim’de Türkiye tarihinin en büyük direnişi yaşandı. Gezi direnişi suç değildir suçla bütünleştirilemez. Gezi direnişi Türkiye’nin kardeşleşme ihtimalidir. Biz Gezi direnişinin öznesi ve nesnesiyiz. Yaptık ama aynı zamanda o da bizi inşa etti. Biz etkilediğimiz kadar etkilendik de. Gezi’nin toplumsal bakiyesini onurla taşıyoruz. Osman Kavala ile ilgili bu dosyada hiçbir delil yoktur tahliyesini talep ediyorum.”

“Yargıya güvenmiyorum”

Tayfun Kahraman da, “Mütalaa elime 6 gün önce ulaştı bu nedenle süre talep ediyorum. Gezi bugün bizim nezdimizde yargılanıyor olabilir ama Gezi halktır. Gezi anti emperyalisttir. Bugün yargılanıyoruz yarın da belki aynı itirazı yaptığımız Kanal İstanbul için de yargılanacağız çünkü Kanal İstanbul’a karşı dilekçe verenlerden biri de bendim. Kısa süre önce heyetinizden barış bildirisini imzaladığım için 15 ay ceza aldım HAGB verdiniz. Daha sonra AYM kararından sonra da bana sormadan beraat verdiniz. Barış istediğim için yargılandığım böyle bir süreçten sonra yargıya güvenmiyorum” dedi. Yiğit Ali Ekmekçi ve Çiğdem Mater de süre talebinde bulundular.

Avukatların beyanları alınmadan sanıklara son sözleri soruldu

Hazine ve İçişleri Bakanlıklarının avukatları da sanıkların mütalaa doğrultusunda cezalandırılmasını talep ettiler. Taleplerin ardından mahkeme başkanı süre talebinin yargılamayı uzatmaya dönük olduğunu söyledi ve süre talebini reddetti. Mahkeme başkanı Perk, sanıklara son sözünü sordu. Avukatlar bu duruma itiraz edince mahkeme başkanı Perk, avukat Özgür Karaduman’ı salondan çıkarmak istedi. İzleyiciler de bu duruma tepki gösterince heyet, izleyicilerin de salondan çıkarılması talimatını verdi ve salonu terketti. Yaklaşık yarım sonra salona gelen heyet, sanıklara son sözünü sordu ve hızlıca hükmü açıkladı.

İfadesi alınmayan sanıkların dosyaları ayrıldı

Mahkeme, Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman, Can Atalay, Çiğdem Mater Utku, Ali Hakan Altınay, Yiğit Ali Ekmekçi, Mine Özerden, Yiğit Aksaoğlu ve 854 gündür tutuklu bulunan Osman Kavala’nın tüm suçlardan beraatine hükmetti. Mahkeme, Kavala’nın hükümle birlikte tahliye edilmesine karar verildi.

Mahkeme, yurtdışında oldukları için savunmaları alınamayan sanıklar Can Dündar, Mehmet Ali Alabora, Pınar Alabora, İnanç Ekmekçi, Hanzade Germiyanoğlu, Handan Meltem Arıkan ve Gökçe Yılmaz’ın dosyalarının ayrılmasına ve haklarındaki yargılamanın başka bir esas numarası üzerinden devam etmesine karar verdi. Yurtdışındaki sanıklar hakkındaki yakalama kararını mevcut dosya üzerinden kaldıran mahkeme, açılan yeni dosya numarası üzerinden savunmalarının alınması için her biri için ayrı ayrı yakalama kararı çıkardı.

Yukarı