Expression Interrupted

Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.

Hak örgütleri: Altanlar davasında mesnetsiz suçlamalar düşürülsün

Hak örgütleri: Altanlar davasında mesnetsiz suçlamalar düşürülsün

22 örgütün ortak açıklamasında "Yeniden yargılamanın, Türkiye’de gazetecilere yönelik sistematik yargı tacizinin yeni bir aşamasını oluşturduğundan endişe ediyoruz" denildi

Gazetecilik, ifade özgürlüğü ve insan hakları alanlarında faaliyet gösteren toplam 22 kuruluş aralarında gazeteci yazar Ahmet Altan, akademisyen ve gazeteci Mehmet Altan, gazeteci Nazlı Ilıcak’ın da bulunduğu altı kişinin yargılandığı dava hakkında ortak bir açıklama yayımladı.

18 Ekim’de yayımlanan ve aralarında P24 Bağımsız Gazetecilik Platformu ile birlikte ARTICLE 19, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF), Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International), İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch), Uluslararası Basın Enstitüsü’nün (IPI) de bulunduğu imzacı örgütler, sanıklara Yargıtay kararı uyarınca yöneltilen yeni suçlamaların da mesnetsiz olduğunu ve tüm sanıkların bir an önce serbest bırakılması gerektiğini belirttiler. Açıklamada "Yeniden yargılamanın, Türkiye’de gazetecilere yönelik sistematik yargı tacizinin yeni bir aşamasını oluşturduğundan endişe ediyoruz" ifadelerine yer verildi.

Ortak açıklamada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Ahmet Altan ile diğer gazeteciler ve Osman Kavala gibi sivil toplum temsilcilerinin başvurularını henüz görüşmediğine de dikkat çekildi.

Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak, kapatılan Zaman gazetesi görsel yönetmeni Fevzi Yazıcı, gazetenin marka pazarlama direktörü Yakup Şimşek ve eski Polis Akademisi öğretim görevlisi Şükrü Tuğrul Özşengül’ün yargılandığı dava, Yargıtay’ın bozma kararının ardından ilk derece mahkemesi olan İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 8 Ekim 2019 tarihinde yeniden görülmeye başlanmıştı.

“Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan altı sanık hakkında verilen ağırlaştırılmış müebbet cezalarını bozan Yargıtay 16. Ceza Dairesi, Ahmet Altan ve Ilıcak’ın “üye olmadan terör örgütüne yardım” suçlamasından yargılanmaları gerektiğini belirtirken Yazıcı, Şimşek ve Özşengül’ün ise “terör örgütü üyeliği” suçlamasından yargılanmaları gerektiğine hükmetmişti. Yargıtay kararında Anayasa Mahkemesi ve AİHM tarafından başvurularında ihlal kararı verilen ve istinaf mahkemesince serbest bırakılan Mehmet Altan’ın ise beraat etmesi gerektiği belirtilmişti.

8 Ekim’de görülen yeniden yargılamanın ilk duruşmasını P24’ün yanı sıra ARTICLE 19, İngiltere ve Galler Barosu İnsan Hakları Komitesi (BHRC), Af Örgütü ve RSF gibi kuruluşlar izlemişti. Duruşmada Yargıtay’ın bozma kararına uyma kararı alan İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, üç yılı aşkın süredir tutuklu beş sanığın tutukluluk hallerinin devamına hükmetmiş ve bir sonraki duruşmanın 4 Kasım’da yapılmasını kararlaştırmıştı.

Ortak açıklama metninin Türkçe tercümesini aşağıda sunuyoruz. Açıklamanın İngilizce orijinaline buradan ulaşılabilir.

 

Türkiye: Mesnetsiz yeni terör suçlamalarıyla yeniden yargılama başlarken Altanlar ve diğerleri halen cezaevinde

 

8 Ekim tarihinde, gazeteci, yazar ve medya çalışanları Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak, Yakup Şimşek, Fevzi Yazıcı ve Şükrü Tuğrul Özşengül’ün terör suçlamalarıyla yeniden yargılanmalarına İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Bu suçlamalarla yeniden yargılama yapılmasını Temmuz 2019’da Yargıtay hükmetmişti. ARTICLE 19 ve Sınır Tanımayan Gazeteciler yeniden yargılamanın ilk duruşmasını takip etti. Duruşma sonunda mahkeme, daha önce Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ihlal kararlarının ardından tahliye edilmiş olan Mehmet Altan dışındaki tüm sanıkların tutukluluklarının devamı yönünde bir ara karar verdi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın başvurularına öncelik verdi ancak başvurular halen görüşülmeyi bekliyor. 

Aşağıda imzası bulunan kuruluşlar olarak, tüm sanıkların serbest bırakılması, yargılamanın durdurulması ve iddianamede sunulan ya da Yargıtay kararında atıfta bulunulan muteber bir delil bulunmaması dikkate alınarak tüm suçlamaların düşürülmesi çağrısında bulunuyoruz.

 

Kabul edilebilir dayanaktan yoksun dava

Temmuz 2019’da Yargıtay sanıklar hakkında “cebir ve şiddet kullanarak anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek” suçundan verilen hükmü bozdu. Kararda, sunulan delille suç arasında bir sebep-sonuç ilişkisi kurmanın mümkün olmadığı değerlendirmesine yer verildi. Aynı sonuç, ARTICLE 19 tarafından ilk derece mahkemesine sunulan bir mütalaada da dile getirilmekteydi. Yargıtay, Mehmet Altan hakkında herhangi bir yeni suçlama sunmazken Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın “terör örgütüne yardım”, diğer sanıklar Yakup Şimşek, Fevzi Yazıcı ve Şükrü Tuğrul Özşengül’ün ise “örgüt üyeliği” suçlamasıyla yargılanmaları gerektiğine hükmetti.

Aşağıda imzası bulunan kuruluşlar, bu yeni suçlamaların sanıkların ifade özgürlüğünü ihlal ettiğine ve kullanılan delillerin darbe teşebbüsü suçlamasıyla ne kadar ilgisizse terör suçlamalarıyla da o kadar ilgisiz olduğuna inanmaktadır. Yeniden yargılamanın, Türkiye’de gazetecilere yönelik sistematik yargı tacizinin yeni bir aşamasını oluşturduğundan endişe ediyoruz.

Yargılamada tarafsızlığın yitirildiğine dönük endişeler

Duruşma sırasında savunma avukatları mahkeme heyetinin tarafsız davranmadığına dair endişelerini dile getirdiler. Mahkeme heyeti, daha önce Anayasa Mahkemesi’nin Mehmet Altan’ın tutukluluğunun hak ihlâli olduğuna hükmeden kararını uygulamayı reddetmiş olan heyetti. Altanların avukatının da Hâkimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) dilekçelerle başvurarak yargılama sürecinde tarafsız davranmadığı gerekçesiyle mahkeme heyetinin dosyadan çekilmesini talep ettiği belirtiliyor.

Davanın tüm duruşmalarını takip eden ARTICLE 19 ve RSF, davanın siyasi olduğuna ve yargılama öncesinde ve esnasında sanıkların adil yargılama haklarının ihlal edildiği kanaatindedir.

Anayasa Mahkemesi’nin çelişkili kararları

Ocak 2018’de, Anayasa Mahkemesi Mehmet Altan’ın başvurusunda kişi hürriyeti ve güvenliği ile ifade özgürlüğü haklarının ihlal edildiğine hükmetmişken, Temmuz 2019’da Ahmet Altan’ın başvurusunda herhangi bir hak ihlali bulunmadığına karar verdi. Ahmet ve Mehmet Altan aleyhinde sunulmuş deliller birebir aynı olmamakla birlikte, Ahmet Altan’a karşı sunulan ve temel olarak yazı ve sözlerinden oluşan delillerin, bırakın terörle alakalı bir suçlamayı, herhangi bir cezai suçlamayı nasıl haklı gösterebildiğini anlamak zor.  Nitekim, Anayasa Mahkemesi’nin aralarında mahkeme başkanı da olmak üzere beş hâkimi Ahmet Altan kararında karşı oy kullanmıştır.

Her ne kadar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Anayasa Mahkemesi’nin insan hakları ihlallerine karşı etkin bir hukuk yolu oluşturabildiği kanaatinde ise de bizler Anayasa Mahkemesi’nin kararlarındaki tutarsızlık nedeniyle bu davada etkin bir hukuk yolu sağlamadığına inanıyoruz. İlk derece mahkemesinin Anayasa Mahkemesi’nin Mehmet Altan kararını uygulamamış olmasını da endişe verici buluyoruz.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının yargılamaya etkisi

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Mehmet Altan’ın başvurusunu dair kararını Mart 2018’de açıkladı. Mahkeme kararında başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği ile ifade özgürlüğü haklarının ihlal edildiğine hükmetti. Bu kararla Mahkeme, Anayasa Mahkemesi’nin Mehmet Altan’ın tutukluluğunun haksız olduğuna dair kararını da tasdik etmiş oldu.

Bu kararın, Mehmet Altan davasının gidişatı üzerinde açık bir etkisi oldu: Yargıtay hem Anayasa Mahkemesi’nin hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına atıfta bulunarak Mehmet Altan hakkında “Anayasal düzeni cebir ve şiddet kullanarak ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan verilmiş olan hükmü bozdu.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Ahmet Altan’ın ya da diğer gazeteciler ve 700 günü aşkın bir süredir siyasi suçlamalarla cezaevinde tutulan Osman Kavala gibi sivil toplum temsilcilerinin başvurularında henüz karar vermiş değil. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden çıkacak bir kararın bu kişiler hakkında yürütülen yargılama sürecine şüphe götürmez biçimde etkisi olabileceğine inanıyoruz.

ARTICLE 19’un Avrupa ve Orta Asya bölüm başkanı Sarah Clarke’ın konuyla ilgili açıklaması şöyle:

“Anayasa Mahkemesi’nin rahatsız edici düzeyde çelişkili kararlar verdiğini artan bir sıklıkla görmekteyiz; bu durum siyasi müdahale ihtimaline işaret ediyor.

AİHM’in bu davalardaki hak ihlallerini tanımlamadaki rolünün çok önemli olduğu kanaatindeyiz ve bilhassa Ahmet Altan kararında Anayasa Mahkemesi hâkimleri tarafından kullanılan karşı oyların ışığında Mahkeme’nin bu başvuruları acilen görüşeceğini umut ediyoruz.” 

Biz aşağıda imzası bulunan kuruluşlar, Türkiye makamlarını bir an önce sanıkları tahliye etmeye, haklarındaki yargılamayı durdurmaya ve bu mesnetsiz suçlamaları düşürmeye çağırıyoruz.

 

 

Amnesty International

ARTICLE 19

Articulo 21

Cartoonists Rights Network International (CRNI)

Civic Space Studies Association

Danish PEN

European Centre for Press and Media Freedom (ECPMF)

English PEN

Freedom House

German PEN

Global Editors Network (GEN)

Human Rights Watch

International Federation of Journalists (IFJ)

International Press Institute (IPI)

Norwegian PEN

Osservatorio Balcani e Caucaso Transeuropa (OBCT)

P24 (Platform for Independent Journalism)

PEN America

PEN International

Reporters Without Borders (RSF)

South East Europe Media Organisation (SEEMO)

Swedish PEN

 

Arka Plan

Ahmet ve Mehmet Altan’ın yargılanmalarının zaman çizelgesi

  • 22/23 Eylül 2016: Mehmet ve Ahmet Altan tutuklandı.
  • 8 Kasım 2016: Tutuklama kararlarına karşı Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yapıldı.
  • 12 Ocak 2017: Anayasa Mahkemesi’nin Olağanüstü Hâl süresince hiçbir başvuruyu incelememesi üzerine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne de devam eden tutukluluk haline dair başvurular yapıldı.
  • 11 Ocak 2018: Mehmet Altan’ın başvurusuna ilişkin kararını açıklayan Anayasa Mahkemesi, Altan’ın tutukluluk halini haklı kılacak yeterli kanıt bulunmadığına ve ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmetti. İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi’nin kararını uygulamayı reddetti ve Mehmet Altan’ı hukuka aykırı bir şekilde serbest bırakmadı.
  • 16 Şubat 2018: Altı sanık da İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
  • 20 Mart 2018: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Mehmet Altan’ın kişi hürriyeti ve güvenliği ile ifade özgürlüğü haklarının ihlal edildiğine dair Anayasa Mahkemesi ile aynı çizgide karar verdi.
  • 27 Haziran 2018: Dosyayı kabul eden İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi (istinaf mahkemesi), Anayasa Mahkemesi kararı uyarınca Mehmet Altan’ın tahliye edilmesine karar verdi.
  • 8 Ocak 2019: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, hazırladığı tebliğnamede Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” yerine “örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçundan yargılanmaları gerektiğini bildirdi.
  • 3 Mayıs 2019: Ahmet Altan’ın başvurusunu inceleyen Anayasa Mahkemesi, hak ihlali bulunmadığı yönünde karar verdi. Ahmet Altan’ın ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini savunan mahkeme başkanının da aralarında bulunduğu beş hâkim ise karşı oy kullandı.
  • 5 Temmuz 2019: Yargıtay bozma kararı verdi. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına atıfta bulunan Yargıtay, Mehmet Altan’ın beraatine karar verilmesine, Ahmet Altan’ın ise “örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçundan yargılanması gerektiğine hükmetti.
  • 8 Kasım 2019: Yeniden yargılamanın ilk duruşmasında hâkim, üzerine atılı suç vasfının değişmesi ve tutuklulukta geçen süreye rağmen Ahmet Altan’ı serbest bırakmadı.

Yargıtay kararında hangi kanıtlara atıfta bulundu?

Mehmet Altan’a karşı öne sürülen kanıtlar:

  • [Silahlı terör] örgütünün [FETÖ/PDY] eski üst düzey yöneticilerinin tanık beyanları
  • Diğer sanıklar Ayşe Nazlı Ilıcak ve Ahmet Hüsrev Altan ile gerçekleştirdikleri "Özgür Düşünce" isimli programdaki konuşması
  • 17/12/2010 tarihli “Balyoz’un Anlamı” başlıklı ve 20/07/2016 tarihli "Türbülans" başlıklı köşe yazıları

Yargıtay ayrıca Anayasa Mahkemesi'nin sanığın tutuklanmasının Bank Asya'da bir hesabının olması ve evinde F serisi bir dolar bulunmasına dayandırıldığını belirten Anayasa Mahkemesi kararında da atıfta bulundu.

Ahmet Altan’a karşı öne sürülen kanıtlar

  • Savcının silahlı terör örgütü [FETÖ/PDY] tarafından kullanıldığını iddia ettiği, kapatılan Taraf gazetesinin kurucusu ve genel yayın yönetmeni olması
  • Savcının silahlı terör örgütü [FETÖ/PDY]’nin yayın organı olduğunu iddia ettiği “haberdar.com” isimli sitede yazar olması
  • Ben Buradayım Benimle Konuşun” (03/03/2015), "Mutlak Korku" (12/05/2016), "Ezip Geçmek" (14/06/2016), "Montezuma" (10/07/2016) başlıklı köşe yazıları
  • Silahlı terör örgütünün üst düzey yöneticileri ile irtibatı bulunduğunu kanıtladığı iddia edilen HTS kayıtları
  • 14 Temmuz 2016 günü Can Erzincan TV isimli televizyon kanalında diğer sanıklar Nazlı Ilıcak ve Mehmet Altan ile gerçekleştirdiği “Özgür Düşünce” isimli programdaki konuşması

 

 

Nazlı Ilıcak'a karşı öne sürülen kanıtlar:

  • Örgütün farklı yayın organlarında uzun zaman yazarlık yapmış olması
  • Her Taşın Altında ‘The Cemaat’ mi Var?”(2012), isimli kitabında örgütün görünür meşruiyetini sürdürmek için yazılmış olduğu kabul edilen yazıları
  • Kullandığı Twitter hesabını darbe girişimi günü de dahil olmak üzere terör örgütü için kamuoyu oluşturmak amacı doğrultusunda kullanması
  • Örgütün eski üst düzey yöneticilerinin tanık beyanlarına göre FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün medya yapılanması ve HTS kayıtlarına göre de örgütün üst düzey yöneticileri ile irtibat kurması
  • İkametinden elde edilen not defterindeki örgüt mensupları ile ilgili notları

 

 

Yakup Şimşek'e karşı öne sürülen kanıtlar:

  • Zaman gazetesinin çeşitli birimlerinde ve son olarak da marka pazarlama direktörlüğü gibi üst düzey görevlerde bulunması
  • Terör örgütü olduğu iddia edilen grubun liderinin talimatı üzerine Bank Asya’da hesap açması
  • Çocukları adına Bank Asya’da hesap açmış olması
  • Terör örgütünün üst düzey yöneticileri ile iletişim kurduğu iddiası
  • Ekim 2015 tarihinde yayınlanan "Sükutun Çığlığı" başlıklı spekülatif subliminal mesaj içerikli reklam filminin hazırlanmasında yer alması
  • İkametinde terör örgütünün liderine ait kitapların bulunması

 

Fevzi Yazıcı'ya karşı öne sürülen kanıtlar:

  • Zaman gazetesinin görsel yönetmen ve grafik tasarım sorumlusu olarak görev alması
  • Amerika’da bulunduğu 1999-2003 yılları arasında, terör örgütü liderlerinin toplantılarına katılması
  • Örgüt liderinin talimatı üzerine Bank Asya'da hesap açması
  • 667 sayılı KHK ile kapatılmasına karar verilen Pak Medya-İş Sendikası üyesi olması
  • Ekim 2015 tarihinde yayınlanan "Sükutun Çığlığı" başlıklı spekülatif subliminal mesaj içerikli içerikli reklam filminin hazırlanmasında yer alması

Şükrü Tuğrul Özşengül'e karşı öne sürülen kanıtlar:

  • Terör örgütünün yayın organı olduğu iddia edilen ''samanyoluhaber.com'' internet sitesinde köşe yazarlığı yapması,
  • "Samanyolu Haber" adlı televizyon kanalında ''Bağzı Şeyler'' isimli programın sunuculuğunu yapması,
  • Terör örgütünün amaçları doğrultusunda propaganda faaliyetleri için oluşturulan ''fuat avni'' isimli twitter hesabının kullanıcısı ve terör örgütünün üst düzey yöneticileri ile irtibatı bulunduğu iddiası
  • 07/03/2016 tarihli ve bahsi geçen örgütü desteklemek amacıyla yazdığı ''Bir şey diyeceğim kızmayın'' başlıklı köşe yazısı
  • 30/12/2014 tarihinde Twitter sosyal paylaşım platformu hesabında ''Çok ciddi bir askeri darbe kokusu var havada'' şeklinde paylaşımda bulunması
  • STV kanalında ''Özgürlük Zamanı'' isimli programa katılarak darbe girişiminin gerçekleştiği anlarda askeri darbeyi övücü ve halkın darbeye karşı sokaklara çıkmasını engellemeye yönelik olduğu iddia edilen konuşmalar yapması
  • Darbenin silahlı kuvvetler içerisindeki başka gruplarca gerçekleştirildiğini söyleyerek darbeci örgüt mensuplarını kamufle etmeye ve darbeyi meşrulaştırmaya çalışması

 

Not: İlk yargılamada hiç bir tanığın ifadesi alınmadı ve sanıklardan hiçbiri sorguya çekilmedi. Kanıt olduğu iddia edilen yazıların içerikleri mahkemede tartışılmadı, sadece tanıkların sözlü savunmaları sırasında dile getirildi. Telefon kayıtları mahkemede sunulmadı. Mehmet Altan’ın yargılanması sırasında, evinde bulunan dolar banknotu sunuldu fakat bunun ne anlama geldiği ve terör örgütüyle nasıl bir bağlantısı olduğu kurulmadı. Yargıtay kararında ortaya konan kanıtlar, ilk yargılama sırasında ortaya konan kanıtlar gibi, tamamen kendi içlerinde suç sayılamayacak veya ilk bakışta terör örgütü ile herhangi bir bağlantı olduğunu kanıtlamayacak eylemlerden oluştu.

 
Yukarı