Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
Gazeteci Deniz Nazlım, stajyer olarak çalışmaya başladığı DİHA’da önce muhabir, daha sonra ise Ankara Haber Şefi olarak görev yaptı. DİHA’nın 2016 yılında Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılmasının ardından önce dihaber’de daha sonra ise Mezopotamya Ajansı’nda (MA) muhabirlik yapan Nazlım hakkında, MA'da çalıştığı dönemde mesleki faaliyetleri gerekçe gösterilerek iki ayrı ceza davası açıldı.
“Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” davası
Nazlım, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu’nun (MKGP) Diyarbakır’da tutuklanan 16 gazeteci için 5 Temmuz 2022 günü Ankara’nın Ulus Meydanı’nda yapmak istedikleri basın açıklamasına katılmak üzere alana giderken polis tarafından fiziksel şiddet uygulanarak ters kelepçeyle gözaltına alındı. Gazeteciler Sibel Yükler ve Yıldız Tar ile birlikte gözaltına alınan Nazlım emniyetteki ifade işlemlerinin ardından aynı gün serbest bırakıldı.
Nazlım, Yükler ve Tar, 2022’nin Kasım ayında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına avukatları aracılığıyla dilekçe vererek kendilerini darp eden kolluk görevlileri hakkında işkence, hakaret, suçu bildirmeme, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması suretiyle yaralama iddialarıyla suç duyurusunda bulundu. Ancak savcılık, “yeterli şüphe oluşturacak delil bulunmadığı” gerekçesiyle Nisan 2023’te takipsizlik kararı verdi.
Darp edilerek gözaltına alınan Nazlım, Yükler ve Tar hakkında “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet etmek” şüphesiyle soruşturma açıldı.
Soruşturmayı tamamlayan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 8 Haziran 2023 tarihinde Nazlım, Yükler ve Tar hakkında “kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama” suçlamasıyla iddianame düzenlendi.
Aynı yer ve saatte Doğu Türkistan Araştırmaları Vakfı ile Uygur Akademisi Vakfının valilik tarafından olur verilen basın açıklaması olduğu için tutuklu gazetecilere ilişkin yapılmak istenen basın açıklamasının “kanun dışı” olduğunu iddia eden savcı, gazetecilerin alandan “ısrarla ayrılmadığını” ve “halkı kanuna aykırı toplantı veya yürüyüşe özendirdiklerini, kışkırttıklarını” iddia ederek Nazlım, Yükler ve Tar’ın cezalandırılmalarını talep etti.
İddianame, Ankara 71. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 21 Haziran 2023 günü kabul edildi.
Davanın ilk duruşması 9 Ocak 2024 tarihinde görüldü. P24 tarafından takip edilen duruşmada Nazlım, Yükler ve Tar ile avukatları hazır bulundu.
Duruşmada P24 tarafından hazırlanan ve avukat Benan Molu tarafından kaleme alınan uzman görüşü Nazlım'ın avukatı Gulan Çağın Kaleli tarafından mahkemeye sunuldu.
Gazetecilerin ve avukatların beyanlarının ardından ara kararlarını açıklayan mahkeme, avukatların talepleri doğrultusunda, takipsizlikle sonuçlanan suç duyurusu dosyasının mahkemeye celbi için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılmasına, kesintisiz kamera görüntülerinin mahkemeye gönderilmesi için Ankara İl Emniyet Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına, yazı cevabı geldiğinde dosyadaki mevcut görüntüler ile gönderilecek kamera görüntülerinin bilirkişiye tevdiine, Ankara Valiliğine müzekkere yazılarak Ulus Meydanında olay günü olan 5 Temmuz 2022’de toplantı, gösteri yürüyüşü, basın açıklaması ve benzeri eylemlerin yasaklanıp yasaklanmadığının ve iddianamede bahsi geçen basın açıklamasıyla ilgili bildirimde bulunulup bulunulmadığına dair bilgileri içeren belgelerin gönderilmesinin istenmesine karar verdi.
Dava 25 Nisan 2024 tarihine ertelendi.
“Örgüt üyeliği” davası
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma kapsamında 25 Ekim 2022 günü dokuz şehirde Mezopotamya Ajansı ve JINNEWS muhabirlerinin evlerine eş zamanlı polis baskını yapıldı. Ev baskınlarında Nazlım’ın yanı sıra gazeteciler Diren Yurtsever, Öznur Değer, Berivan Altan, Zemo Ağgöz, Selman Güzelyüz, Habibe Eren, Hakan Yalçın, Emrullah Acar, Ceylan Şahinli ve eski MA stajyeri Mehmet Günhan gözaltına alındı.
Operasyona ilişkin açıklama yapan Ankara Emniyet Müdürlüğü, 11 gazetecinin “halkı kin ve düşmanlığa sevk edici içerikte haber yaptıkları” iddiasıyla gözaltına alındığını kaydetti. Emniyetten yapılan açıklamada, “Soruşturma kapsamında Ankara merkezli 9 ilde 14 şüpheli hakkında gözaltı kararı verilmiş olup, şüphelilerin yakalanarak gözaltına alınmaları ve suç unsurlarının ele geçirilmesi amacıyla tespit edilen adreslerinde 25/10/2022 günü saat: 06:00 sıralarında yapılan eş zamanlı olarak operasyonda 11 şüpheli yakalanarak gözaltına alınmıştır, yapılan aramalarda çok sayıda örgütsel içerikli doküman ve dijital materyale el konulmuştur” denildi.
Gözaltındaki gazetecilerden Zemo Ağgöz 26 Ekim 2022 günü ev hapsi şeklindeki adli kontrol tedbiriyle serbest bırakıldı. Nazlım’ın aralarında bulunduğu 10 gazeteci ise savcılık sorgularının ardından sulh ceza hâkimliğine sevk edildi. Soruşturma savcısı, adli kontrol tedbirleri uygulanarak serbest bırakılmasını talep ettiği Mehmet Günhan dışında dokuz gazetecinin “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklanmasını talep etti. Ankara 8. Sulh Ceza Hâkimliği, aralarında Nazlım’ın da bulunduğu dokuz gazetecinin “örgüt üyeliği” suçunu işlediklerine dair “kuvvetli şüphe” olduğuna kanaat getirerek 28 Ekim’de tutuklanmalarına karar verdi.
Gözaltına alınan 11 gazeteci hakkında 8 Şubat 2023 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “silahlı terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla iddianame düzenlendi.
Gazetecilerin tutukluluğunun 102. gününde tamamlanan 210 sayfalık iddianamede, gizli ve açık tanık ifadelerini, çalıştıkları kurumları, çalıştıkları kurumun yayın politikası, MA ve Fırat Haber Ajansı’nda (ANF) yayınlanan 129 haber, haberlerde kullanılan dil, kendilerine ait olan ya da kendilerine ait olduğu iddia edilen sosyal medya hesaplarından yapılan paylaşımlar, yapılan işyeri ve ev baskınlarında ele geçirildiği ve yasaklı olduğu iddia edilen kitap ve dergiler ile birlikte diğer dökümanlar, haber takibi için katıldıkları etkinlikler, meslektaşları ve haber kaynakları ile yaptıkları telefon görüşmeleri, Mali Suçları Araştırma Kurulu’ndan (MASAK) alınan mali raporlar gazetecilere yöneltilen suçlamaya delil olarak gösterildi. İddianame Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
İlk duruşmada tahliye
Davanın ilk duruşması 16 Mayıs 2023 tarihinde Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Nazlım ve celse arasında dosyası birleştirilen Hamdullah Bayram ile birlikte dosyada sanık sıfatıyla yer alan diğer gazeteciler duruşma salonunda hazır bulundu.
Nazlım savunmasında, soruşturma kapsamında yedi ay boyunca telefonun dinlenildiğini ancak tapelerde herhangi bir suç unsuru bulunmadığını belirtti: “Bu soruşturmayı yürütenler beni 24 saat takip ettiklerini, benim örgüt üyesi olmadığımı ve onlarla anlaşmamı söylediler. Gizlilikten bahsedilen iddianamede bize ‘sözde gazeteci’ denilmiş. İddianameye göre ben sözde gazeteci oluyorum. İddianameye göre, ailemi, hocalarımı, meslektaşlarımı kandırmışım bir tek soruşturmayı yürütenleri mi kandıramamışım?”
Tutukluluk şartlarının ağırlığına da dikkat çeken Nazlım, tahliyesini talep etti.
Duruşma sonunda ara kararlarını açıklayan mahkeme heyeti, aralarında Nazlım’ın da bulunduğu dokuz gazetecinin imza yükümlülüğü ve yurt dışına çıkış yasağı şeklinde adli kontrol tedbirleri uygulanarak tahliyelerine karar verdi.
Davanın ikinci duruşması 5 Temmuz 2023 tarihinde görüldü. P24 tarafından takip edilen duruşmada dinlenen gizli tanık K8Ç4B3L1T5, devlet adına Kürt basınında çalıştığını ifade etti. Gizli tanık, dosya kapsamında yargılanan gazeteciler hakkında açık kaynaklardan erişilebilecek bilgileri tekrar etti.
Davanın üçüncü duruşması, 26 Ekim 2023 tarihinde görüldü. Duruşmada açık tanık Hüseyin Durudeniz dinlendi. “Örgüt üyeliği” suçundan aldığı cezanın infazı kapsamında bulunduğu cezaevinden SEGBİS aracılığıyla duruşmaya katılan Durudeniz, iddianamede “terör örgütü talimatıyla faaliyet gösterdiği” iddia edilen ajansların örgüt ile bağı olup olmadığını bilmediğini ifade etti. Emniyetteki ifadesinin kendisine daha sonradan imzalatıldığını belirten Durudeniz, gazetecilerin gerçek isimlerini de bilmediğini söyledi.
Açık tanık ifadesi ve savunmanın beyanlarından sonra ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, duruşmaya katılmayan açık tanık Özgür Baran hakkında zorla getirme emri çıkarılmasına karar verdi. Açık tanık Durudeniz’in gazetecilerle ilgili teşhis işlemlerinin yapılabilmesi için emniyete müzekkere yazılmasına karar veren mahkeme, gazetecilerin dijital materyallerinin iade edilmesi taleplerini reddetti. Davanın bir sonraki duruşması 18 Ocak 2024 tarihinde görülecek.