Expression Interrupted

Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.

Tunca Öğreten

Tunca Öğreten

Diken haber sitesi eski editörü Tunca Öğreten, Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın emaillerinin sızdırılmasına yönelik bir soruşturma kapsamında 25 Aralık 2016 günü sabahın erken saatlerinde evine yapılan bir polis baskınında gözaltına alındı.

Aynı gün Öğreten ile birlikte DİHA haber müdürü Ömer Çelik, aynı ajansın muhabiri Metin Yoksu, BirGün gazetesi çalışanı Mahir Kanaat, ETHA Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Derya Okatan ve Yolculuk gazetesi imtiyaz sahibi ve sorumlu yazı işleri Eray Sargın da gözaltına alındı.

Hükümete yakın medya organlarında çıkan haberlerde Öğreten ve kendisiyle beraber eşzamanlı düzenlenen polis baskınlarında gözaltına alınan beş gazetecinin e-maillerin ele geçirilmesini üstlenen RedHack grubuyla irtibatlı oldukları ve “grubun algı ekibi” oldukları belirtildi. Sabah gazetesinde çıkan bir haberde Die Welt muhabiri Deniz Yücel’in de aynı soruşturma kapsamında arandığı belirtildi ancak Yücel hakkındaki dosya altı gazetecinin yargılandığı davadan daha sonra ayrıldı.

Altı gazeteci 24 gün boyunca gözaltında tutuldu. Ardından savcılığa ifade veren gazeteciler tutuklama talebiyle İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliği’ne sevk edildi. Savcılığın hâkimliğe gönderdiği sevk yazısında Bakan Albayrak’ın kullanmış olduğu mail adreslerinin şifrelerinin hackerlar tarafından 2016 Eylül ayında ele geçirildiği hatırlatılarak, “Elde edilen bilgiler manipüle edilerek Enerji Bakanını ve onun şahsında seçilmiş meşru hükümeti yıpratmak amaçlı yayınlar yapıldığı, Enerji Bakanının stratejik faaliyet ve işlemlerinin ve milli enerji politikasının başarısızlığa uğraması için olumsuz algı oluşturulduğu” ifadelerine yer verildi. Savcılık, gazetecilerin sosyal medya hesaplarından yaptıkları paylaşımlarda FETÖ, PKK, DHKP-C ve MLKP terör örgütlerinin propagandasını yaptıklarını da iddia etti. Mahkeme tutanağına göre, Öğreten DHKP/C üyeliğiyle suçlandı. Öğreten ise hayatı boyunca herhangi bir DHKP/C üyesiyle tanışmadığını söyleyerek üyelik suçlamasını reddetti. Öğreten, hakkındaki suçlamaların tek kaynağının sızdırılan e-maillerin paylaşıldığı bir Twitter mesaj grubuna iradesi dışında eklenmesi olduğunu söyledi. İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliği Öğreten, Çelik ve Kanaat’in “Terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla tutuklanmasına hükmederken, Okatan, Sargın ve Yoksu’nun ise haklarında yurtdışına çıkış yasağı konularak serbest bırakılmasını kararlaştırdı.

1 Mart 2017’de Öğreten, Silivri Cezaevi’nde düzenlenen kısa bir törenle Minez Bayülgen ile evlendi.

Altı gazeteci hakkında Temmuz ayında hazırlanan iddianamede Öğreten, “Bilişim sistemini engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirmek” ve “Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemekle” suçlandı. İddianamenin ilgili kısmında Öğreten’in haberleştirdiği e-maillerin “DHKP-C silahlı terör örgütüne müzahir hackerlar tarafından ele geçirilmiş olması” ve Öğreten’in daha önce “FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün yayın organlarından olan Taraf gazetesinde” çalışmış olması nedeniyle “şüphelinin her iki örgüte de üye olmamakla birlikte işlemiş olduğu fiiller ile bu örgütlerin amacı ve ideolojileri doğrultusunda işlenen suça iştirak ettiği ve bu suretle de örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçunu işlediği değerlendirilmiştir” denildi.

Altı gazeteci hakkında hazırlanan iddianameye buradan ulaşılabilir.

İddianameyi kabul eden İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi üç tutuklu gazetecinin tutukluluklarının devamına karar verdi. Davanın 24 Ekim 2017'de görülen ilk duruşmasında mahkeme Ömer Çelik'in tahliyesine karar verdi, Öğreten ve Kanaat'in ise tutukluluk hallerinin devamına hükmetti.

Davanın 6 Aralık 2017'de görülen ikinci duruşmasında savunması için söz alan Öğreten, “Savaş muhabirliği dahil mesleğin her türlü zorlu ve tehlikeli alanında görev yaptım, ancak kendimi hiç bu kadar tehlikede hissetmemiştim. Hiçbir terör örgütüyle uzaktan yakından ilişkim yoktur, gelecekte olması da mümkün değildir. Evrensel hukuk, ifade ve basın özgürlüğü ve gazetecilik ilkeleri temel alındığında neden bir yıldır tutuklu olduğumuza cevap veremiyorum. Belli ki bu sorunun yanıtı sizde de yok” diye konuştu. Duruşma sonunda mahkeme heyeti Öğreten ve Kanaat'in yurt dışı yasağı ve haftada iki gün imza şartıyla tahliyelerine karar verdi.

Davanın 20 Mart 2018 günü görülen duruşmasında Öğreten, Kanaat ve Okatan hazır bulunurken, Çelik, Yoksu ve Sargın duruşmaya katılmadı. Duruşmada İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından gönderilen bir evrakın Yoksu’nun dosyası ile birleştirildiği kaydedildi. Duruşma sonunda ara kararını açıklayan mahkeme, gazeteciler hakkındaki yurt dışı yasağının devamına, Öğreten ve Kanaat hakkında var olan imza atmak şeklindeki adlî kontrol tedbirinin ise kaldırılmasına karar verdi. Sanık avukatlarının sanıkların duruşmalardan vareste tutulmaları talebini reddeden mahkeme dijital materyaller üzerine hazırlanacak bilirkişi raporunun beklenmesine ve davanın 13 Eylül 2018 tarihine ertelenmesine karar verdi.

13 Eylül 2018'de görülen duruşmada Öğreten, Kanaat, Okatan ve Sargın ile avukatları hazır bulundu. Duruşmada gazeteciler gözaltına alındıklarında el konulan dijital materyallerin iadesini ve haklarındaki adlî kontrol hükümlerinin kaldırılmasını talep etti. Gazetecilerin avukatları da sanıkların bilgisayar ve cep telefonlarının iki senedir teslim edilmediğini, incelemenin cihazlardan alınan imajlarla devam etmesi gerektiğini vurguladı. Savcı, imajların alınıp alınmadığının dosyadan anlaşılmadığı gerekçesiyle, dijital materyallerin iadesine yönelik taleplerin reddedilmesini istedi. Mahkeme heyeti, adlî kontrollerin kaldırılmasına yönelik talepleri ve sanıkların davadan vareste tutulma taleplerini reddetti. Bilirkişi incelemesinin tamamlanmadığı gerekçesiyle dijital materyallerin iadesini de reddeden mahkeme, duruşmaya gelmeyen Yoksu ve Çelik’in bir sonraki celseye zorla getirilmelerini kararlaştırarak davayı 8 Ocak 2019 tarihine erteledi.

8 Ocak 2019 günü İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada Öğreten, Okatan ve Kanaat ile avukatları hazır bulundu. Çelik ve Yoksu ile SEGBİS bağlantısı kuruldu. Beklenen bilirkişi raporunun henüz gelmediğinin tutanağa geçirilmesinin ardından söz alan duruşma savcısı, yargılanan gazeteciler hakkındaki adlî kontrol hükümlerinin devamını talep etti. Savunmaları için söz alan gazeteciler, dijital cihazlarının iadesini, yurtdışına çıkış yasaklarının kaldırılmasını ve duruşmalardan vareste tutulmayı talep etti. Mahkeme, yargılanan gazetecilere uygulanan yurtdışına çıkış yasaklarının devamına karar verdi. Dijital materyallerin iadesi için bilirkişi raporunun beklenmesine karar veren mahkeme, davayı 16 Nisan 2019 tarihine erteledi.

Davanın 16 Nisan 2019 günü görülen yedinci duruşmasında Öğreten, Kanaat, Okatan ve Sargın ile avukatları hazır bulundu. Gazeteci Yoksu duruşmaya Batman’dan SEGBİS ile bağlandı. Çelik ise Diyarbakır Adliyesi’ndeki SEGBİS salonlarının dolu olması nedeniyle duruşmaya katılamadı. Duruşma esnasında Ömer Çelik hakkında "propaganda" suçlamasıyla yeni bir iddianame hazırlandığı ve dosyaya eklendiği görüldü. Mahkeme, gazetecilere uygulanan adlî kontrol tedbirlerinin kaldırılması taleplerini reddetti. Mahkeme, elde edilen dijital materyallerin tam ve eksiksiz olduğuna dair bilirkişiden onay gelmesi halinde materyallerin iadesine karar verdi. Sanıklar Metin Yoksu ve Derya Okatan’ın vareste tutulma taleplerini kabul eden mahkeme, birleşen dosya yönünden henüz savunması alınmamış olan Ömer Çelik’in vareste tutulma talebini reddetti ve davanın bir sonraki duruşmasının 24 Eylül 2019 günü görülmesine karar verdi.

24 Eylül 2019 tarihinde görülen sekizinci duruşmada, üç yıldır beklenen dijital materyallere ilişkin rapor dosyaya girdi. Dava, raporun incelenmesi için 6 Şubat 2020 tarihine ertelendi.

6 Şubat 2020 tarihinde görülen duruşmada Derya Okatan ve Eray Sargın’ın yurtdışına çıkış yasağını kaldırdı. Diğer sanıkların adlî kontrol tedbirlerinin devamına karar veren mahkeme, davayı 25 Haziran’a erteledi.

25 Haziran 2020 tarihinde görülen duruşmada mahkeme, Tunca Öğreten, Mahir Kanaat, Ömer Çelik ve Metin Yoksu hakkında uygulanan yurtdışına çıkış yasaklarının devamına ve Kanaat hakkında 2020 tarihli başka bir dosyanın mevcut dosya ile birleştirilmesinin değerlendirilmesi için incelenmesine karar vererek davayı 15 Aralık 2020 tarihine erteledi.

"Cumhurbaşkanına hakaret" davası

Öğreten, hakkında "cumhurbaşkanına hakaret" suçlamasıyla açılan bir başka davada ise yazar Perihan Mağden ve Yurt gazetesi editörleri Mehmet Çağlar Tekin ve Orhan Şahin ile birlikte yargılanıyor.

İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nce görülen davada, kapatılan Nokta dergisinin eski köşe yazarı Mağden'in dergiye 2015’in Eylül ayında yapılan polis baskınıyla ilgili Diken editörü Öğreten’e verdiği bir demeçteki ifadeleri suçlama konusu ediliyor. Diken’de konuyla ilgili 14 Eylül 2015 tarihinde çıkan haberin ertesi gün Yurt gazetesinde de yayımlanmış olması nedeniyle Tekin ve Şahin de davada sanık olarak yer alıyor. Haberdeki ifadelerle ilgili olarak Mağden, Öğreten, Şahin ve Tekin, Türk Ceza Kanunu’nun 299. Maddesi uyarınca “Cumhurbaşkanına hakaret” ile suçlanıyor.

Bu davanın 10 Ocak 2019 günü görülen duruşmasında Mağden ve Öğreten ayrı ayrı 7 bin TL para cezasına çarptırıldı. İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Mağden ve Öğreten’in cezalarında ertelemeye gitmezken, Şahin ve Tekin’in ise beraatine karar verdi.

Yukarı