Expression Interrupted

Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.

Müyesser Yıldız

Müyesser Yıldız

Odatv Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız, habercilik faaliyetleri sebebiyle birçok kez yargılandı.

 

“Odatv soruşturması” kapsamında 2011 Mart ayında “Ergenekon terör örgütüne üye olduğu” iddiasıyla tutuklanan Yıldız, yaklaşık 14 ay cezaevinde kaldıktan sonra Haziran 2012’de tahliye edilmiş, davanın 2017 yılında görülen karar duruşmasında ise davanın diğer sanıkları ile birlikte beraat etmişti.

 

Tazminat davası

 

Yıldız’a, 27 Nisan 2018 tarihinde Odatv’de yayımlanan “Darbe Davalarının En Kritik Gizli Tanığı: ‘Hulusi Akar Cemaat Mensubudur, Kripto FETÖ’cüdür” başlıklı haberi nedeniyle Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın şikayetiyle tazminat davası açıldı.

 

Akar, Kara Havacılık Komutanlığı 15 Temmuz FETÖ davasında “Abdullah” kod adlı gizli tanığın mahkemedeki ifadelerini haberleştiren Yıldız’ın haberinde “iftira mahiyetinde sözler kullanıldığı ve kişilik haklarının ihlâl edildiği” gerekçesiyle habere erişimin engellenmesi talebiyle mahkemeye başvurdu. Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliği, Nisan 2018’de suçlama konusu habere erişimin engellenmesine karar verdi.

 

Yıldız, gizli tanığın ifadesini ilerleyen tarihlerde farklı yönleri ile haberleştirmeye devam etti. Bunun üzerine Akar, Yıldız’ın kendisine “hakaret ettiği” iddiasıyla 250 bin TL’lik tazminat davası açtı. Şikâyet dilekçesinde Odatv’de Akar hakkında “son bir yılda 100’ün üzerinde haber yapılmış olduğu ve Akar’ın doğrudan hedef alınarak gerçek dışı açıklamalar yapıldığı” ileri sürüldü. Akar, Yıldız hakkında ceza davası açılması için de suç duyurusunda bulundu.

 

Buna karşılık Yıldız da Hulusi Akar hakkında şikâyet dilekçesi vererek 5 liralık manevi tazminat talep etti.

 

Akar’ın şikâyetiyle açılan tazminat davası 7 Şubat 2019 tarihinde Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde başladı. Dosya, Yıldız’ın Akar’a açtığı tazminat davası ile birleştirildi.

 

10 Eylül 2020 tarihli altıncı duruşmada kararını açıklayan mahkeme, Yıldız’ın tazminat talebini reddederken, Akar’ın talebini kabul ederek Yıldız’ı 20 bin TL manevi tazminat ödemeye mahkûm etti. Mahkeme, haberin yayın tarihi olan 27 Nisan 2018’den itibaren işleyecek faizin de tazminat tutarına eklenmesine karar verdi. Mahkeme ayrıca Borçlar Kanunu’na dayanarak, “Akar’ın kişilik haklarına tecavüzün kınanmasına, hüküm özetinin ise tirajı en yüksek gazetede yayımlanmasına” hükmetti. Yayın bedelinin de Yıldız tarafından karşılanması kararlaştırıldı.

 

“İftira” davası

 

Akar’ın suç duyurusunun ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Yıldız hakkında “iftira” suçlamasıyla iddianame düzenleyerek İstanbul 57. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Yıldız’ın Ankara’da ikamet etmesi nedeniyle Ankara’ya gönderilen dosya, Ankara 35. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.

Davanın ilk duruşması 23 Mayıs 2019 tarihinde görüldü.

 

Mahkeme, 24 Ekim 2019 tarihli ikinci duruşmada Yıldız’a yöneltilen suçlamanın “kamu görevlisine hakaret” olarak değişebileceğini belirterek Yıldız’a bu suçlama yönünden savunmasını yapması için süre verdi.

 

5 Mart 2020 tarihli üçüncü duruşmada savunmaların ardından hükmünü açıklayan mahkeme, “iftira” suçunun oluşmadığını ancak “olayın özü ile haberin veriliş biçiminde dengenin sağlanamadığını, haberin onur, şeref ve saygınlığı zedeleyici nitelikte olduğunu” söyleyerek Yıldız’ı “kamu görevlisine hakaret” suçundan 354 gün karşılığında, günlüğü 20 TL olmak üzere 7 bin 80 TL para cezasına çarptırdı. Hükmün açıklanması geri bırakıldı.

 

“Casusluk” davası

 

8 Haziran 2020 tarihinde Yıldız, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından “askeri casusluk" iddiasıyla yürütülen bir soruşturma kapsamında Tele1 TV Ankara Temsilcisi İsmail Dükel ve E.B. isimli bir muvazzaf asker ile birlikte gözaltına alındı.

 

Yıldız, Dükel ve E.B. arasında TSK’nın Suriye’deki askeri operasyonları ve Libya’da görevli askeri birliklerinin faaliyetleriyle ilgili görüşmelerinin tespit edildiği iddia edildi. Yıldız ve Dükel, Türk Ceza Kanunu’nun 328. maddesi uyarınca, “devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri, siyasal ve askeri casusluk maksadıyla temin etmekle” suçlandı ve dosyaya gizlilik kararı getirildi. Yıldız ve Dükel’in avukatlarına “gizlilik” gerekçesiyle bilgi verilmedi. Ancak soruşturmaya ilişkin pek çok detay, 11 Haziran 2020 tarihinde hükümete yakın Sabah gazetesinin internet sitesinde yayımlandı. Haberde Yıldız’ın “çok önemli bir subayla gizlice görüştüğü, aldığı bilgileri köşesinde yazmadığı” iddia edildi.

 

Yıldız, 3 günlük gözaltı süresinin sonunda 11 Haziran 2020 tarihinde savcılık tarafından tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edildi. Yıldız, Ankara 3. Sulh Ceza Hâkimliği’ndeki ifadesinde, soruşturmaya konu köşe yazıları ve E.B. ile yaptığı görüşmeler arasında bir bağlantı olmadığını söyledi. Yıldız, köşe yazılarındaki bilgilerin tamamının açık kaynaklardan olduğunu, referanslarını da yazdığını belirtti. Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliği, sorgusu tamamlanan Yıldız’ın tutuklanmasına karar verdi. Yıldız, Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’ne gönderildi.

 

Yıldız, Dükel ve E.B. hakkındaki iddianame 23 Eylül 2020 tarihinde tamamlandı. 180 sayfalık iddianamede Yıldız, Dükel ve E.B.'nin “zincirleme olarak devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklamak” (TCK 329/1) suçundan cezalandırılmaları istendi. İddianame, Ankara 26. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.

 

Davanın ilk duruşması 9 Kasım 2020 tarihinde görüldü. Yıldız ilk duruşmaya, tutuklu bulunduğu cezaevinden SEGBİS ile katıldı.

 

Duruşma savcısı, Yıldız hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 327. maddesi uyarınca “devletin gizli kalması gereken belgelerini temin etmek” suçlaması ile suç duyurusunda bulunulmasını ve Yıldız’ın tutukluluk hâlinin devamını talep etti. Yıldız ve davanın diğer sanıkları hakkında TCK 327. maddesi uyarınca “devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri temin etmek” suçlaması üzerinden değerlendirme yapılmasının istenmesine karar veren mahkeme, Yıldız’ın yurtdışına çıkış yasağıyla tahliyesine karar verdi.

 

Davanın ikinci duruşması 6 Ocak 2021 tarihinde görüldü. Mahkeme başkanı, celse arasında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca tüm sanıklar hakkında “zincirleme bir biçimde devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etme” suçlamasıyla dava açıldığını, mahkemenin 14 Aralık 2020 tarihinde yeni iddianamenin ana davayla birleştirilmesi kararı verdiğini söyledi.

 

Davanın üçüncü duruşması 5 Şubat 2021 tarihinde görüldü. Esas hakkındaki mütalaasını açıklayan savcı, Yıldız ve Dükel'in "gazeteciliğin sınırlarını aşarak" Türk Ceza Kanunu’nun 327. ve 329. maddelerinde düzenlenen suçları "zincirleme bir şekilde" işlediğini öne sürdü. Mahkeme heyeti, taraflara esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanda bulunmak üzere süre vererek davayı 8 Mart'a erteledi.

 

Davanın dördüncü ve son duruşması 8 Mart 2021 tarihinde Ankara 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Sanıklara savunmaları ve son sözlerinin sorulmasının ardından hükmünü açıklayan mahkeme, Yıldız’ı “açıklanması yasaklanan bilgileri temin” (TCK 334) suçundan 1 yıl 1 ay 10 gün, “yasaklanan bilgileri açıklama” (TCK 336) suçundan 2 yıl 6 ay olmak üzere toplamda 3 yıl 7 ay 10 gün; Dükel’i “yasaklanan bilgileri açıklama” (TCK 336) suçundan 1 yıl 15 gün; gazetecilere bilgi sızdırdığı belirtilen E.B.'yi ise TCK 334'ten 2 yıl 6 ay ve TCK 336'dan 5 yıl olmak üzere toplam 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdı. Yıldız'a uygulanan yurtdışına çıkış yasağının devamına, Dükel hakkındaki yurtdışı yasağının ise kaldırılmasına karar verildi.

 

Anayasa Mahkemesi başvurusu

 

Yıldız’ın avukatları, Temmuz 2020’de Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Başvuruda, tutukluluğun hukuka aykırı olduğu belirtildi. Yıldız’ın, Anayasaya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı bir şekilde tutuklandığı, “özgürlük ve güvenlik hakkının ihlâl edildiği, ifade hürriyeti ve basın özgürlüğünün çiğnendiği” belirtildi. Anayasa Mahkemesi’nin başvuru üzerindeki incelemesi hâlen sürüyor.

Yukarı