Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskının öncelikli hedefi gazeteciler ve akademisyenler. Yüzlerce gazeteci ve akademisyen hakkında soruşturma açıldı, birçoğu tutuklandı. Bu site ifade özgürlüğünü kullandığı için soruşturma ve kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki yasal süreci takip etmektedir.
Eski şarkıcı ve kapatılan Meydan gazetesinin eski köşe yazarı Atilla Taş 31 Ağustos 2016 tarihinde “FETÖ/PDY’nin medya yapılanmasında yer aldığı” gerekçesiyle gözaltına alındı. Taş, aynı suçlamayla hakkında gözaltı kararı verilen 35 gazeteci ve akademisyenden biriydi.
3 Eylül’de nöbetçi sulh ceza hakimliğince sorgulanan Taş, gazeteciler Murat Aksoy, Mutlu Çölgeçen ve Ulusal Parti Genel Başkanı ve Türk Solu Gazetesi baş yazarı Gökçe Fırat Çulhaoğlu ile birlikte "Örgüt hiyerarşisine dahil olmaksızın örgüte bilerek, isteyerek yardım etmek" suçlamasıyla tutuklandı.
Taş ve büyük çoğunluğu gazeteci olan 28 diğer sanık hakkında hazırlanan iddianamede Taş ve diğer sanıklar için “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla 15 yıla kadar hapis cezası istendi. Taş davanın 27-31 Mart tarihlerinde İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmasında savunmasını yaptı. Duruşmanın son gününde duruşma savcısı aralarında Taş’ın da bulunduğu 13 kişinin tahliyesini talep ederken mahkeme heyeti bu 13 kişiyle birlikte davanın 26 tutuklu sanığından toplam 21’inin tahliyesine karar verdi. Ancak aynı gün akşam saatlerinde Taş ve savcının tahliyesini talep ettiği diğer 12 kişiyle hakkında “Anayasal düzeni ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlamasıyla yeni bir soruşturmanın başlatıldığı bildirildi ve Taş ve diğer sanıklar cezaevinden çıkarken tekrar gözaltına alındı. İki haftalık gözaltı süresinin ardından Taş ve diğer 11 kişi 14 Nisan 2017’de tekrar tutuklandı.
Örgüt üyeliği suçlamasıyla tutuksuz yargılandığı “FETÖ medya yapılanması” davasında ise ikinci duruşma 27 Nisan tarihinde yapıldı. Duruşmaya az sayıda gazeteci dışında izleyici alınmadı.
Davanın bir sonraki duruşması ise 6 Temmuz’da gürüldü. Dava boyunca üçüncü kez değişen mahkeme heyeti duruşma sonunda savcının mütalaası doğrultusunda tüm tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamına hükmetti.
Taş ve 11'i tutuklu diğer 12 kişinin darbe suçlamalarıyla ikişer kez ağırlaştırılmış müebbetle yargılandıkları davanın ilk duruşması ise 16-17 Ağustos tarihlerinde görüldü. Mahkeme heyeti bu duruşmanın sonunda gazeteciler Bünyamin Köseli ile Cihan Acar'ın tahliye edilmesine karar verirken Taş ve geri kalan tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamına karar verdi. Mahkeme ayrıca bu davanın "FETÖ medya yapılanması" davasıyla birleştirilmesine karar verdi.
İki dava birleşti, Taş tahliye edildi
Birleştirme kararından sonraki ilk duruşma ise 24 Ekim 2017 günü İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşma sonunda mahkeme heyeti Taş ile birlikte tutuklu yargılanan gazeteci Murat Aksoy ve Skolyoz hastası öğretmen Davut Aydın'ın tahliyelerine karar verdi. Taş aynı gün Silivri Cezaevi'nden tahliye oldu.
Taş'ın tutuksuz olarak yargılandığı davanın 3-4 Aralık 2017 tarihinde görülen duruşmasında başka tahliye kararı çıkmazken, bir sonraki duruşmanın 6 Şubat 2018'de görülmesine karar verildi.
Davanın 6 Şubat 2018 günü görülen yedinci duruşmasında savcı esas hakkındaki mütalaasını sundu. On üç sanık hakkındaki “anayasal düzeni bozmaya teşebbüs” suçlamasının düşürülmesini talep eden savcı, buna karşın Murat Aksoy, Gökçe Fırat Çulhaoğlu ve Muhterem Tanık dışındaki tüm sanıkların “FETÖ/PDY örgütü üyeliği” suçlamasından cezalandırılmasını ve Aksoy hariç, davada daha önce tahliye edilen tüm sanıkların tekrar tutuklanmasını istedi. Duruşmanın sonunda Zaman gazetesi eski ekonomi muhabirlerinden Halil İbrahim Balta’nın sağlık sorunları nedeniyle adlî kontrol şartıyla tahliye edilmesine karar veren mahkeme, avukatların savunma için ek süre talebini göz önüne alarak davayı 22 Şubat 2018'e erteledi.
Davanın 22 ve 23 Şubat 2018'de görülen bir sonraki duruşmasında ise iki günde aralarında tutuksuz yargılanan Atilla Taş’ın da bulunduğu 13 sanık esas hakkındaki savunmalarını sunarken, mahkeme, ara kararında firari sanıklar Bülent Ceyhan ve Said Sefa’nın dosyalarının haklarında “örgüt üyeliği” suçundan açılan davalar nedeniyle ayrılmasına, ayrıca tutuklu yargılanan sanıklardan Emre Soncan’ın da dosyasının ayrılarak hakkında açılan yeni bir davayla birleştirilmesine karar verdi. Bu ara kararlar sonucunda davadaki toplam sanık sayısı 29’dan 26’ya indi.
Hüküm
Davanın bir önceki celsede esas hakkındaki savunmaların tamamlanamaması üzerine 7-8 Mart 2018 tarihlerine ertelenen karar duruşmasında savunmaların ardından hükmünü açıklayan İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi, 23 sanığın “silahlı terör örgütü üyeliği” suçlamasından cezalandırılmasına hükmetti.
Mahkeme Taş’ı “örgütün hiyerarşik yapısına dâhil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme” suçundan 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına çarptırdı ancak Taş'ın tutuklanması yönünde herhangi bir karar vermedi.
İstinaf mahkemesi kararı ve yeniden cezaevine giriş
Avukatların isitnaf talebini değerlendiren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, 22 Ekim 2018 tarihinde istinaf taleplerini esastan reddetti. Bu karar sonucunda Taş’a verilen hapis cezası beş yıldan az olması sebebiyle kesinleşti.
Taş, kendisine verilen cezanın istinaf mahkemesince onanmasının ardından 9 Kasım 2018 günü İstanbul’da gözaltına alınarak cezaevine gönderildi. Evinde gözaltına alındıktan sonra İstanbul Adliyesine kelepçeli şekilde getirilen Taş, infaz işlemlerinin ardından Metris Cezaevine gönderildi.
Taş, 8 Şubat 2019 günü denetimli serbestlik hükümleri kapsamında cezaevinden tahliye edildi.
Anayasa Mahkemesi kararı
Taş’ın avukatları, 2016 ve 2017 yıllarında tutuklama tedbirlerinin hukuki olmaması, tutukluluğun makul süreyi aşması ve soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; gazetecilik faaliyeti ve ifade özgürlüğü kapsamındaki eylemlerin tutuklamaya konu edilmesi nedeniyle ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiği iddialarıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.
Başvuruyu 29 Mayıs 2019 tarihinde görüşen Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü, ilk tutuklama yönünden kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ve ifade ve basın özgürlüklerinin ihlâl edilmediğine oy çokluğuyla karar verdi. İkinci tutuklama yönünden kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlâl edildiğine oybirliğiyle karar veren AYM, Taş’a 25 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti.
Yargıtay kararı
Kamuoyunda “FETÖ medya yapılanması davası” olarak bilinen davaya ilişkin temyiz incelemesini 2020 yılının Mart ayında tamamlayan Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 26 sanıklı davada 17 sanık hakkında verilen hükümleri onadı, aralarında Atilla Taş'ın da bulunduğu sekiz sanık hakkındaki hükümlerin ise bozulmasına karar verdi.
Mayıs ayında Yeni Şafak gazetesi tarafından duyurulan karar, 8 Haziran 2020 tarihinde UYAP’a yüklenmesiyle resmîyet kazandı.
Kararın tam metnine bu bağlantıdan erişilebilir.
Yargıtay, “örgüte yardım” suçundan hüküm giyen Atilla Taş’ın eylemlerinin “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “Devletin kurum ve organlarını alenen aşağılama” suçlarını oluşturduğunu belirtti. Dosya yeniden yargılama için İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.
İlk derece mahkemesi 15 Haziran 2020 tarihli tensip zaptıyla, aralarında Atilla Taş’ın da bulunduğu sekiz sanığın yeniden yargılanacağı davanın 4 Kasım 2020 tarihinde görülmesini kararlaştırdı.
Yeniden yargılama
Aralarında Atilla Taş’ın da bulunduğu sekiz sanığın yeniden yargılanmasına 4 Kasım 2020 günü İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesinde başlandı.
Duruşmada, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin bozma ilamını okuyan mahkeme başkanı, sanıklara ve sanık avukatlarına bozma ilamına uyulup uyulmaması yönündeki beyanlarını sordu. Sanıklar ve avukatları bozma ilamına uyulmasını istedi. Duruşma savcısı da bozma ilamına uyulması yönünde görüş bildirdi. Mahkemenin, bozma ilamına uyulmasına karar vermesinin ardından sanıkların savunmalarına geçildi.
Savunmasında, Yargıtay’ın, eylemlerinin “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “Devletin kurum ve organlarını alenen aşağılama” suçlarını oluşturduğu yönünde bozma kararı verdiğini hatırlatan Taş, “Cumhurbaşkanına hakaretten bir kere dava açıldı ondan da beraat ettim” dedi. Taş, “Bizi tahliye eden bir heyeti görevden alırlarsa, yerine başka heyet atanırsa, yargıya nasıl güvenebilirim? Öyle bir karar verin ki, bize hâkimler varmış dedirtin” diyerek beraatini talep etti.
Taş’ın avukatı Sevgi Kalan da müvekkili hakkındaki adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasını talep ederek ayrıntılı savunma için süre istedi. Mahkeme, Taş hakkında uygulanan yurtdışına çıkış yasağının kaldırılması talebini “dosyada sanık ile ilgili evrak işlemleri ve yazışmaların sürmesi nedeniyle” reddederek, davayı 31 Mart 2021 tarihine erteledi.
AİHM'in "ihlâl" kararı
Taş’ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başvurusu 19 Ocak 2021 tarihinde sonuçlandı.
Taş’ın tutuklanmasının hukuksuz ve keyfi olduğuna karar veren mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin özgürlük ve güvenlik hakkını güvence altına alan 5. maddesinin 1 ve 3. fıkraları ile ifade özgürlüğünü kapsayan 10. maddenin ihlâl edildiğine hükmetti. AİHM ihlâl kararı ile birlikte Türkiye’yi, Taş’a 12 bin 275 Euro manevi tazminat ve 3 bin 175 Euro mahkeme masrafı ödemeye mahkûm etti.
Kararda, Taş’ın 3 Eylül 2016 tarihinde çıkarıldığı mahkemece tutuklanmasının somut bir delile bağlanmadığı, mahkemeye sunulan delillerin ise iddianame hazırlandıktan sonra ortaya atıldığı belirtildi. AİHM, Taş’ın siyasi gerekçelerle tutuklandığı iddiasını “ayrıca incelenmesi gereksiz” ifadeleriyle geri çevirdi. AİHM, Anayasa Mahkemesi’nin Taş’ın başvurusunu makul sürede ele almadığı yönündeki iddiayı ise AYM’nin darbe girişimi sonrası iş yükünü gerekçe göstererek reddetti.
Dosyasının ayrılması talep edildi
Taş'ın avukatı Sevgi Kalan, yeniden yargılamanın 31 Mart 2021 tarihli ikinci duruşmasında, müvekkilinin dosyasının ayrılmasını talep etti. AİHM'in verdiği ihlâl kararına atıf yapan ve kararın bağlayıcılığını hatırlatan Av. Kalan, “Bu yargılamadaki deliller AİHM tarafından da değerlendirildi. Yargılamaya konu yazı ve tweetleri AİHM siyasi eleştiri olarak kabul etti. Bu nedenle müvekkilimin dosyasının ayrılmasını ve beraatını talep ediyorum” dedi.
Mahkeme, Taş’ın avukatının tefrik talebinin AİHM kararının dosyaya ulaşmasından sonra celse arasında değerlendirilmesine karar vererek davayı 26 Ekim 2021 tarihine erteledi.
Taş'ın katılmadığı 26 Ekim 2021 tarihli duruşmada, avukatı Kalan, AİHM'in verdiği ihlâl kararının dikkate alınarak müvekkili hakkında beraat kararı verilmesini, mahkeme aksi kanaatteyse de dosyasının tefrik edilmesini talep etti. Duruşma savcısı, Kalan'ın tefrik talebinin reddini istedi.
Adalet Bakanlığı’ndan Atilla Taş ile ilgili TCK 301’den izin beklendiğini, henüz bu suçlama yönünden savunmasının alınmadığını hatırlatan mahkeme heyeti başkanı, Taş haricindeki sanıkların adli kontrol tedbirlerini kaldırdı. Davanın bir sonraki duruşması 17 Şubat 2022 tarihine ertelendi.